SERA
  • LECTURES 19,743
  • Votes 5,075
  • Parties 41
  • LECTURES 19,743
  • Votes 5,075
  • Parties 41
Terminé, Publié initialement mars 26, 2019
Fantastik.

Onun sırıtması hiç hoşuma gitmedi, silahı bana doğru çevirdi kafamı toparlayıp onun elindeki silahı yere fırlattım. 

"Elimde silah olmadan da seni öldüre bilirim. "

diyor çirkin bir şekilde sırıtıyordu, o an gözlerinin içine baktım ve falezlerden aşşağıya fırlattım çığlık sesleri kesilince. Hemen Poyraz'ın yanına koştum ,hareketsiz yatıyordu.İsmini ne kadar söylediysem açmadı gözlerini İlk yardımda bilmiyordum .

Meğerse benim için nişanlanmış onunla,bu azapla nasıl yaşardım.Sevdiğim adam ölüyor ve ben sadece ağlıyordum.,Kafasının altına çantamı koyarak ona doğru eğildim.Ne güzel görünüyordu yüz hatları.Göz yaşlarım onun yüzüne damlarken ,dudaklarına öpücük komdurdum ve öyle kaldım,o karşılık verip beni öpene kadar,gözlerim kocaman açılmış beni öpen adama baktım,hemen geri çekildim...

"Seni manyak öldün sandım..... "
Tous Droits Réservés
Table des matières
Inscrivez-vous pour ajouter SERA à votre bibliothèque et recevoir les mises à jour
ou
#210yaşam
Directives de Contenu
Vous aimerez aussi
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu), écrit par Maral_Atmc6
72 chapitres En cours d'écriture
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.
Vous aimerez aussi
Slide 1 of 10
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) cover
Ölümsüzlük mü Aşk mı? cover
IŞIK DİYARI (ASTERİA) cover
Bir Boşanma Hikayesi cover
Kayıp Mektuplar: Birce cover
aswium 'tk cover
DOKTOR HANIM (TÖRE) "Tamamlandı" cover
Bir Ömür Sev Beni cover
KIZIL KURT_1( Alfa) cover
Zamansızların Ardından  cover

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu)

72 chapitres En cours d'écriture

Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.