Yürek yine atıyor ,
Ama üzeri çatıyla örtülü
odama geçit yok gibi ,
duvarlar dört yandan çepeçevre kuşatmış beni ,
Şimdi üzerime üzerime geliyor , kapılar kapalı sıkı sıkı örtülü Pencereler...
Bulsam da bir damar sayabilsem nabzımı yine kollarım olsa , bacağım , gövdem , hep yerli yerince , o eski bedenim , daha önce nasılsalar , işte öyle ,
Pıt pıt pıııt,
Sıcacık vururdu nabız ,
Parmağın hemen altında , yeşil , çatallanan damarlardan gelirdi ses ,
O akış , kanla ilerlerdi yolunda yaşam ...
Tuhaf duyumsamalar içindeyim.
Odamdayım yine ve şu vakit yine yatağımda , ama ben o eski ben değilim sanki ,
yalnızlık , gecelerime , sinen kasvet , şu maraza halelerim, bir türlü kurtulamadığım hafakanlar , kabuslarım , aklım ...
Zihnimin bana yine bir oyun oynasın isterdim , nabızda iç bunaltıcı ritmik vuruşlar olsun ,
hani nasıl da sesi vardı , yankılı , içten içe ateşlenen köz gibi , hep yaşama çağırıp duran , oysa ne ağustos böceği , ne korna sesi , ne bir sarhoş narası var dışarıda , sus - pus olmuş alemdeyim sanki .
Kımıldamadan yerliyerinde, içine sığındığı kozasında , tek başına pupaya yatmış gibi ,
ve her ne olmuşsa orada , artık bir böceğe dönüşecek olan ben ...
İsterim ki yine ışıl ışıl yıldızlar parlasın gecelerimde ,
ben yine onları sayıyor olayım , her birine duruma uygun isimler bulayım ,
zühre diyeyim mesela , sıcacık bedenimi zemheriye çevirdiği için birine ...
Ayhan AKDENİZ
21.02.2019