Her zaman güçlü bir kız olmaya çalıştım.Yaşadığım acılarımı hep içime akıttım.Karşımdaki insanın üzülmesindense kendi dünyamı yakacak kadar fedakardım.Ancak karşımda ki bu riyakar insandan nereye kadar kaçacağımı kestiremiyorum. Boşuna bir kaçıştı aslında bu.Aşkın boğucu pençesinin üzerine düşmüştüm debelendikçe daha çok dibe batıyordum.Onun gözleri beni daha çok içine çekmeye başlamıştı.Girdap gibiydi.Her kaçışımda ona gidişim dahada hızlı oluyordu.Rüyalarıma,kalbimin en derinliklerine mıh gibi kazımıştım adını.Artık onu söküp alamazdı bunu biliyordum.Ancak sonucunun uçurum olduğu bir yolda aşk için bile bile ölüme gitmeye cesaretim yoktu. Ellerimi tuttuğu anda nefesim kesilmişti.Kalbimin atışını hissedemiyordum.Avuçlarımın içi hızla terlemeye başlamıştı.Elimi çekmem gerekiyordu ama o kadar güzeldi onun ellerine dokunmak çekemiyordum. "Janseri,hani o çok sevdiğim melodi var ya."dediğinde duraksadım.Koyu kahverengi gözlerine baktıkça o buz gibi olan yüreğim eriyor gibiydi.Yüzüne takındığı o ciddi tavır ondan nefret etmemi gerektirirken ona daha çok hayran kalıyordum. Tuttuğu elimi alıp kalbinin üzerine götürdü. "İşte sen o melodiden bile güzelsin.Sen benim Janserimsin." "Ve andım olsun ki seninle evlenmeden ölmeyeceğim."