Kayıp Prens Tae, yaslandığı mercanlı kayadan yavaşça doğrulup, güneşin doğuşunu izlemeye koyuldu. Yedinci defadır güneşin doğuşunu izliyordu, duvara bir çentik daha attı. Günden güne rüyalar ve gerçekleri daha fazla ayırt edebilir olduğundan kendini hazır hissediyordu. Prens Jim'in kendisini tabuta kilitlediği an mı gerçekti yoksa uçurumdan okyanusa atladığı an mı? Yeşil kulede Jim'e attığı yumruk gerçek miydi yoksa gerçek olan birlikte ok seçtikleri an mıydı? Kafasını iki yana sallayıp, odaklanmayı denedi. Gerçek olan... Benim o tabuttan yeni çıktığım... Tek gerçek bu... Ben hazırım.
"Evet, hazırım... Ama neye?"
Topladığı yaban mersinlerinden birini ağzına atarken, gözünden bir damla yaş süzüldü. Aniden zihnine hücum eden görüntü, bir divit** ve bir kağıttı. Üzerindeki yazı kendisine aitti ve içinden bir his attığını sandığı o yumruğun hemen ardından, yazdığını söylüyordu. Gözlerini kapatıp, sözleri tekrar etti.
Belki demiştim içimden bu yeni aile bana bir umut olur da herşey den kurtulurdum ve 17 yaşında sadece basit hayalleri olan basit bir kız olurdum.
Gece değil de sadece Mira olurdum o zaman belki beni bu sefer severlerdi...
Severlerdi di mi?