Yerime geçmiş eşyalarımı kendi tarafına almıştım. Gözlerim ona döndüğü sol tarafımda bir telaş hissettim. Kalbim sanki kilometrelerce koşmuşum gibi atmaya başladı. Derin bir nefes alıp heyecanı bastırmaya çalışırken o da bana baktı. Gülümsememin dozunu azaltıp önüme döndüğümde onun bakışlarının üzerimde hissettim. Göz ucuyla ona baktım. Hala bana bakıyordu. Sapık olabilir miydi? Saçmalama Özlem! Senin bakışların sapık gibi asıl. Bak bak bitiremedin çocuğu. Bakılmayacak gibi mi be? MaşAllah. Allah özene bezene yaratmış. Benden almış ona vermiş. "Özlem ben." dedim saçma bir dürtüyle. Başkası olsa bunu hayatta yapamazdım ama sinsi tarafıma uymuştum. Ters bir tepki ile karşılaşmaktan korktum. Anlarsınız ya bu cool çocukların genelde bakış alaylıdır. Kendilerinden başkasına önemsemezler. Ama öyle olmadı. Gözleri kısılıp, dudağının kenarı kırıldığında minik bir çukur oluştu. Dikkatim oraya çekilmişti tabii hemen. Ne güzel bir manzaraydı bu böyle, ayaklarımı yerden kesen. Resmen yüksek ısıya maruz kalmış çikolata gibi eritmişdi beni. "Onur." Kadifemsi sesi kulağımdan girip kafamda yankılanırken içimde sevinçten hoplayıp zıplayan kalbimi belli etmemeye çalışarak ben de gülümsedim. Bugünü bir yerlere not etmeliydim. Böylesine güzel bir şey her gün yaşamıyorum sonuçta. -14 Nisan 2019- Ah be Onur! Kalbimin üzerine adını işledim yakışıklı, haberin var mı?
4 parts