İlk hikayem olup gerçek yaşanmış bir olaydan esinlenerek yazıyorum.Entrikalarla dolu bu hayat hikayesinde ilerleyen bölümlerinde esrarengiz bir ölümün Ayşen'in hayatına kabus gibi nasıl çöktüğünü ve sonuçlarını da okuyacaksınız.Bir yuva kurulurken bir ocağın da nasıl söndüğüne tanık olacağız.
Gerçeklerin,doğrularla çatıştığı bu zaman da Ayşen kendi gerçeğini, doğrularıyla yaşayabilecek miydi?
Yalnız toplumda arada kalan bir kesim var ki Allah onların yardımcısı olsun.Fakir desen fakir değil, zengin desen tam değil.Çoğu duygularını kaybetmiş başarı ve paranın onları daha çok mutluluk ve ferahlık getirdiğine inanan kendini beğenmiş ukala kariyer sahibi, aydın insanlar diye tabir edilen kesimdir.O kesim paraya önem derecesinde başarı ve kariyere de çok değer verirlerdi.
İşte iki kariyerli aydın sahibi diyeceğimiz Ayşen ve Erdem'in görücü usulü evliliğinde yaşananları anlatmaya çalışacağım.
"Nefret ediyorum senden anlamıyormusun?"dedim titreyen korku dolu sesimle
"Sevemiyorum ben seni olmuyor işte artık vazgeç benden izin ver gideyim"dedim artık bağırmaktan kısılan sesimle gözlerimden yaşlar durmuyordu hıçkırıkların arasında kaybolmuştum...benim isyan etmemin aksine o bana acıyan gözlerle bakıyordu ne kadar acizdim
Kolumu tutan elinden kurtarıp kapıya doğru koştum belime sarılan kollar buna mani oldu kafasını boynuma gömerek derin nefes a
ldı
"Veremem....."
"Eğer benden gitmeye kalkarsan seni odaya bile zincirlerim ama izin vermem"dedi korkudan ne yapıcağımı bilmiyordum artık yaşamak istemiyordum bu adamın esiri olmaktan bıkmıştım....