Titreyen parmaklarım daha fazla dayanamamıştı onun şen şakrak sesine.. Kayıvermişti elimden 5 kuruş etmeyecek telefonum.. muhtemelen kırılmıştı ve muhtemelen bir daha çalışmayacaktı.. Ama umrumda değildi, hızla merdivenlere yönelmiştim gece yarısının yaşandığı o anlarda.. Telefonumdan daha büyük dertlerim vardı tek başıma çıktığım o ıssız gecenin girdabına adımımı attığımda.. Cebimde 5 Frank bile olmadığına emindim ama telefonumun kırılması sorun değildi.. Aynı benim gibi kimsesizlikle kucaklaşmış Paris Sokaklarında hunharca koşarken telefonumun kırılması önemli değildi.. Bir şekilde yenisi alabilirdim.. daha çok çalışır yenisi alabilirdim.. Keşke kırılan tek şeyim o olsaydı ama.. Benim kalbim de kırılmıştı.. Ve ben bir yandan koşup, bir yandan ağlarken Paris'te yağmur başlıyor, şehir bir şekilde gözyaşlarıma eşlik ediyordu.. Belki de bu şehirdi benim annem, biyolojik annemin açtığı yaraları saracak manevi annem...All Rights Reserved