Yüreğinin karanlıklarında, mazisinin yaralı çocuğunu taşıyan genç bir adam...
Ve o yaralı çocuğu, o karanlıktan çıkarmak için ömrünü adamaya hazır genç bir kız...
*****
"Yusuf..." dedi, ne zaman adını telaffuz etse içi titriyordu. Acı bir hüzün kaplıyordu yüreğini; sanki her bir harf içinden koparak , içini kanata kanata dudaklarına geliyordu. Yıllardır gökteki yıldızlara fısıldadığı bu ismi, yıllar sonra... Yıllar sonra, ilk kez onun gözlerinin içine bakarak... Onun gözlerindeki yıldızlara bakarak söylüyordu...
"Gerçekten, beni hatırlamıyor musun?"...
Delikanlının gözlerine baktı pür dikkat, ufacık bir işaretti görmek istediği. Onu hatırladığına dair ufacık bir umut... Aklını kemiriyordu sorular. Hatırlıyor olmalıydı ama neden unutmuş, hiç tanımamış gibi yapıyordu? Delikanlının boş bakışlarında bir an, kısacık bir an sıcak bir rüzgar esti. Bir dalgalanma oldu göz bebeklerinde, hüzün çaldı göz pınarlarına...
"Duygu..." diye mırıldandı belli belirsiz. Kızın gözleri doldu, kaşlarını kaldırarak umutla baktı,
"Evet, benim! Duygu! Hani sahip..."
Delikanlı kızın lafını kesti, "Duygu diye biri vardı çok eskiden, keşke hiç tanımasaydım dediğim! Ama seni tanımıyordum Ayşe Duygu. İki ay öncesine kadar tanımıyordum.".
Gözlerini kızın gözlerinden ayırdı, dudaklarında alaycı bir tebessüm oluştu ve gözlerini devirerek, "Gerçi bence hala tanımıyorum...". Gözlerini kaldırıp kıza baktı sinirle, "Ve asla da tanımayacağım!".
Kalktı yerinden, yan sandalyedeki çantasını alıp hızlı adımlarla çıktı mekandan.
*****
Geçmişin gün yüzüne çıkmasını istemedikleri anıları, çaresizlikleri ve sırları aralarında yüksek bir duvar örmüşken, o "geçmiş" zindanından kurtulabilecekler mi?
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır.
Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.