*** "Bana bak Melisa! Sana yemin ediyorum geçecek. İnan bana yalvarırım. Atlatacağız beraber. Sana söz veriyorum. Gözlerime bak! İnan bana." Duymuyordum. Ne diyordu bu? Kafam dış dünya ile bağını koparmıştı. Kalbim atmayı bırakmıştı. Kanım donmuştu. Belkide son sözlerimdi bunlar. Çünkü ben elimde tuttuğum silah ile ruhumu öldürmüştüm. "Öldü." Dedim; tek kelime, tek nefes, son nefes ve bitti. Sonra şu sözler firar etti solmuş ruhumdan dudaklarıma sessiz bir serzeniş ile. "Cevap ver. Ne geçecek söylesene? Öldü diyorum sana. Anlıyor musun? O öldü. Gözlerimin önünde, benim ellerimdeki silah ile öldü o. Bende öldüm burada." Ellerini saçlarına geçirdi. Yanıma yaklaştı. Tam dibimde oturdu ve başımı omzuna koydu. Kollarını sıkıca sardı bedenime. Ona sarılamadım. Bedenimden geriye kalan kırıntılara hareket etmedi. Elleri saçlarımı okşuyordu. "Geçmeyecek ama alışacağız." "Alışmayacağım. Onun yokluğuna alışmayacağım. Gerekirse her gün ölürüm ama alışmam." Bir harabeden farksız gözlerimden akan yaşlar yeri ıslatmaya devam ediyordu. Odayı sadece ağlama hıçkırıklarım dolduruyordu. "Onu ben öldürdüm. Ben kalbimi öldürdüm. Ben her şeyimi öldürdüm." Elleri ile yüzümü avuçlarının içerisine aldı. "Onu sen öldürmedin." "Allah aşkına yeter artık. Ben çok yoruldum. Öldürdüm onu. Ben öldürdüm. Dayanamıyorum anlasana. Ben, canımı verdiğim insanı öldürdüm. O canla beraber bende öldüm." ***All Rights Reserved