"Dediğim gibi, gayet sakin bir akşamdı. Ta ki o gelene kadar. O tuhaf kadın. İçeri girdiğinde saat gece yarısını geçiyordu. Bana doğru ilerledi, taburelerden birine oturdu. Dağınık ama hoş biriydi. Esmer, minyon bir tipti. Etrafa garip bir enerji yayıyordu. Davranışlarındaki bir şey "Ben buraya ait değilim!" diye bağırıyordu sanki. 'Yolun buraya nasıl düştü?' dedim, biriyle buluşacağını söyledi. Hareketleri, büyük bir beklenti içindeymiş gibi sabırsızdı. Ayaklarını huzursuzca sallayıp duruyordu. Bunu ben de çok yaparım. Özellikle gerginken, bazen de birini beklerken." "Beklediği kişi geldi mi peki?" "Hayır, uzun saatler boyu bekledi ama kimse gelmedi."