Hayatın, her zaman bir hesap içinde ilerlediğine inanan, ama o hesapların aslında ona acı çektirmekten başka hiçbir işe yaramadığının farkında olmayan, asla ama asla umudunu yitirmeyen...Alin YALÇINER.
Kalbinin belli bir ritimde attığını dahi unutan, kalbine adeta zincirler vuran biri vardı. O soğukluğun, keskinliğin en yüce haliydi. O edindiği acımasızlığı hayat çizgisi olarak benimseyendi...Kıvanç ÖNERGÜÇ.
Bir dünya var. Kötülüğün kol gezdiği, acımasızlığın yer edindiği, merhametin yok edildiği.
Bir kız var. Kötülük dendiğinde tüyleri diken diken olan, yerdeki karıncaya bile acıyan, merhametiyle yaşayan.
Şimdi düşünün, bu zıtlığın bir araya geldiğini. Ne olurdu? Belki bir savaş, belki de... bir aşk. Ya da her ikisi de.
~