Bir geçmiş ve gelecek düşünün. Geçmiş anılar, geleceği gölge- ler. Hafızada oynadığı oyunlar sayesinde, sergilediği ayak figürleri geleceği gölgede bırakır. Umutsuzluktan sızan bir sis ve sonu belli olmayan bir intihar... İnsanlığa mal olmuş hangi aşk öyküsü, karşılıksız aşk biçimidir? Ya da hangi aşk gerçektir? Kavuşulmuş olan aşk mı, yoksa kavuşulamamış aşk mı? Sizin hiç boynunuza idam ipinden fiyonk yapan oldu mu ve ömrünüz boyunca bir aksesuar niyetine siz kullandınız mı onu? Ben kullandım. Göğsümdeki virüsün adıydı o, beni yalnızlıklar ül- kesine hapseden, mutluluklarımı hüzün zindanlarına kilitleyen en büyük aşkımdı. O kadar sevdim ki onu, yüreğim atmazdı onu görmediğim za- man. İnsan bu denli nasıl âşık olabilir ki, yok mu bunun bir engeli? Acılı bitecek olan aşk hikayelerini kilitleyin sandıklara, gömün top- rağa ve ruhuna okuyun bir El-Fatiha. Fark edip yapabilseydik keşke değil mi? Yapamadım ve o gitti.