An gelir öyle bir hâl içerisinde bulursun ki kendini doluya koyarsın almaz boşa koyarsın dolmaz... Arafi yaşar hüznü ya da sevinci beklersin... Bir işaret bir yol umut edersin... Sen her şeyden bihaber araftayken ansızın bir şimşek çakar yağmuru haber verir... Ürperir yol bulamaya çalışırsın kendince... Koşarsın arafta aşağı yukarı doğru ama çıktığın tek yol çıkmaz bir sokağa çıkar... Umudun soner karanlıkta olacakları seyre dalarsın... Beklemeyi öğrenir beklersin uzunca bir süre... Beklerken yaprakların dökülür, bir çok dalın kırılır ama sen hala ayakta durursun... Ölmeyi yok olmayı bile beceremezsin... Ruhundan çok şey kaybetsen eksildende nefes almaya devam edersin aldigin nefesin nefes olduğu meçhul olsa da... Hayata kaldigin yerden devam edersin herşeyin sarpa sardığı kördüğüm bir hâl aldığı yerden... Ansızın biri çıkar... Işte o an o an başa sararsın... Ya cennet ya cehennem dersin araftayken... Önce düşer cehennemi yaşarsın sonra su bulur cennet isteğiyle cehennemde daha da yanarsın... Sonuçta cehennem olmasa cennetin bir manası olur muydu? Yanı sen ATEŞ ine SU ararsın kendince. O Suyu bulunca da ucunda ölüm dahi olsa bırakmaz tadını çıkartırsın ömrünün sonuna dek. Ömrünün bittiğini sansan bile...