Sözde ikimizde sevdalıydık, ama birimiz karanlığında birimiz,aydınlığa,
Biz bu kadar aykırıyız işte,sen karanlıksın gece gibi ürpertici dipsiz ve tehlikeli.
Ben aydınlığım bir güneş misali kuş gibi uçarım nefes alırım.
Bana diyorsun ki aşıkmısın? Bence imkansız bu aşk...
Aydınlık sevmez karanlığı, ama Karanlık aydınlığa kavuşur elbet..
Peki ya karanlık, aydınlığa aşıksa..
İki adamın aşkıyla başladı herşey,ilk başlarda bir oyundan ibaret olsada bu aşk , Acımasız oyunun kurbanı olan o genç kızın, kalbini ateşler sardı.Zamansız hastalığa yakalanan adam tam aşkı buldum derken oyunu gerçek olurken erken kaybeder aşkı pişmanlığın kâr etmeyeceği zamanda belki vakit aşkı onsuz yaşama vaktiydi Yusuf HALAÇOĞLU için.Yarım kalan yerden Akın KARADAĞ devam edecek bu aşkı, karanlığına aydınlığı da ekleyecekti, onun derinliğine kim mi sevgili olacak Feyza BÜYÜKHANLI.
Kalan mı daha çok sever giden mi yoksa aşk için sadece sevgi mi gerekli?
Öyle bir sevişi var ki üzerine söz söyleyenin sevme hakkı elinden alınırdı..
Öyle bir bakışı varki üzerine söz söyleyenin bakmaya yüzü kalmazdı..
"Karımla aynı evin içinde, ayrı ayrı yatacaz öyle mi?" üzerime doğru gelen adımlarıyla birlikte arkaya doğru geriledim. Onunla aynı evde bulunduğum yetmezmiş gibi bir de aynı oda da kalacaktık.
"Tamam sen, bu oda da yat ben başka oda da yatarım." diye başka bir öneri sundum, ama bu öneri mi de reddeceğinden adım kadar emindim.
"Önerini reddediyorum. Sikseler de seninle ayrı odalar da kalmayacaz, bu oda da karım'ın yanında kalacam." ciddiyetle verdiği cevaba, ağzım açık kaldı.