Zaman zaman önce; Mecnun ölmüş, Leyla artık yaşamıyordu.
Adam, hiç gitmeyecek gibi kadına aşıktı.
Kadın, gideceğini bildiği halde rolünü çok iyi oynamıştı.
Bu hikaye, seneler öncesine dayanan bir rivayete kapılmıştı. O zamanlar hayat bir sinema filmi kadar güzel ama bir o kadar da meşakkatli durumun yorgunluğunda, bir çok acı hissin tek bir kalbin içinde harmanlaşmasıyla şiirler peydahlamıştı.
Kadının çantasından eksik olmayan kırmızı ojesi, adamın yanından ayırmadığı siyah bir kalemi vardı. Seneler hatta seller boyu, kadına yazmak için kalemin mürekkebinin siyahını bir şarap gibi içmiş, kendisinden geçme dakikalarını oynamaya başlamıştı. Kadın seneler önce gitmiş olmasına rağmen adama, hala nefesi kadar yakın gibiydi. Adam, ne zaman akıllanacağını bilmeden yaşamaya bir ceset olarak devam ediyordu. Şiirlerinin hikayesini yazmak istedi. Kadının aklında olduğu bütün şiirlerin hikayesini ölmeden anı olarak bıraktı...