Kimsenin görmediklerini görmüştüm.. Yaşamak için tutunacak bir dal arar olmuştum. Korkuyordum.. Yalnızdım.. Yine ve yine.. Fakat şunu öğrenmiştim kısacık hayatımda çoğu şey sahteydi. Aynı zamanda sana "destek" olanlar. Aslında Hayat yalandan ibaretti.Belki de yalan diye bir şey olmasa ben ilk okulda "yalancı"olarak anılmayacaktım. Söylediklerim yalan değildi. Bir sürü kişi vardı sınıfta, arkadaşlarım dışında... Onlar göremiyorsa bu benim suçum değildi. Daha 9 yaşımda bir hastaneye kapatılmıştım ben. Daha 9 yaşındayken ! Ya gördüklerimden kimseye bahsetmeyecektim ya da bahsetmeye devam ederek hayatımın en güzel anlarını bembeyaz bir odada, bembeyaz bir yatakta geçirecektim.Aslında küçük yaşıma göre zekiydim.Sonuçta hayatta ya zeki olarak zorlukları geçeceksin,ya da hayat seni acımasızca çiğneyecekti. Gittiğim o kocaman yerde küçücük bir bedendim.. Bir doktorum vardı minnet ve nefret duyduğum. Bana fotoğraflar gösterip çıkardı odadan. Hadi ama, rastgele boya saçılmış kağıtları bana gösteriyordu. Ona Ne gördüğümü söylediğimde çeşitli yöntemler uygulandı üzerimde. Dayanamadım ve kabullendim. Gördüklerimi görmezden geldim. Düzeliyordum zamanla... Yani onlar öyle sanıyordu.. Hayatımın acı gerçeklerinden biriydi bu da. Belki de biz doğruları görüyorduk.Sırf doğruları gördüğümüz için annem ölmeyi haketmiyordu... Babam, annemi öldürmekten idam edilirken(!) ben beyaz odamda, beyaz yatağımda kendi kendime bir şeyler yazıyordum.Zamanla bunlara "beste" dendiğini anlamıştım.Bestelerdeki duyguları anlamıştım.Bu şeyleri anlamak için çok küçüktüm fakat hayat zorla da olsa insanı büyütüyordu işte. Türlü zorluklarla yaşamıştım bu hayatı. Açıkcası memnundum halimden. Şimdi ise, en sevdiğim ve bana umut olan bir grupta yer alıyordum. Değişimin nirvanası diye buna denirdi galiba. Cinayetl