Yediler Serisinin tüm kitapları...
*
Zaman kıvrılıyor; geçmiş ve gelecek, gerçeklik ve kâinat birbirine karışıyor.
Ahdedilenler, ruhu alçaklarla çarpışıyor.
Âlemin güneşi ufukta şahlanıyor, Zamanın Kilitlendiği Sandık hakikate çağırıyor.
Gerçek aşk gökyüzüne yükseliyor.
*
Gerçeklikten bihaber, aşkın peşinde koşan gençler, kendilerini biranda boyutlar arası bir savaşın tam ortasında bulurlar. Şimdi, tıpkı kendileri gibi soydan gelen savaşçılarla birlikte gizemleri çözmeleri ve açılan her bir kapının ardındaki vesvese şeytanları ile çarpışmaları gerekecektir... Lakin hayatta kalmak, onlar için hiç bu kadar zor olmamıştır. Ahdedilenlerin soyu tehlikeli bir maceraya atılır.
*
Savaşçılar kadim görevi tamamlayabilecek ve eve dönüş yolunu bulabilecekler midir? Peki ya, sandık karanlık güçlere karşı koyabilecek ve kutsal emaneti Zamanın Sahibi'ne ulaştırabilecek midir? Peki, siz sıradan bir öğrenciyken bir savaşçı olduğunuzu öğrenseydiniz ne yapardınız? Evrenin büyülü kapıları aralanıyor, derinlerdeki gizemler açığa çıkıyor.
Şimdi görev seni çağırıyor...
***
Tanıtım videosu, ilk bölümde...
Yediler Serisi 7 kitaptan oluşacaktır. Türk Fantastik bir seridir. İlk kitap kitaplaşma süreci için kaldırılmıştır, devam kitaplarının bir kısmı burada paylaşılmaya devam edecektir.
YEDİLER:
1: Zamanın Kilitlendiği Sandık / RAFLARDA
2: Ab-ı Hayatın Esiri / Yayımda!
Diğer kitaplar yakında!
*
Bu isimde ilk ve tek kitaptır.
Tüm hakları saklıdır.
Hiçbir şekilde kopyalanamaz, paylaşılamaz, amaç için kullanılamaz.
Kurgu: 21.05.17
Yayımlanma: Haziran 19
Basım: 20/10/21
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti.
Tüm bunları ne bozabilirdi ki?
Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi.
***
"Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi.
"Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön."
"O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor."
"Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor."
"Bunu inanarak söylemiyorsun."
"Tabii ki inanarak söylemiyorum."
Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum."
Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.