"Senin evinde yatağın içindeydik, yaklaşmaya korkuyordun. Tek bir gece vardı elinde ama bakışlarıma yakalandıkça saçlarını geriye itip gözlerini kaçırıyordun. Yataktan kalktın ve salondaki gitarını alıp tekrar geldin. Cam açık, rüzgar çılgın, sen demode bir romantiktin ama mutluydum, sen her ne kadar inanmasan da mutluydum. İstediğimi ya da istemediğimi açıkça söyleyebilirdim, vakit tanısaydın tercih de edebilirdim ama sen beklemekten kaçıp her şeyi tepetaklak etmeyi seçtin. Kızgın ya da pişman değilim, hiçbir zaman benlik üstünde bir büyüye kapılıp yaklaşmadım sana, istediğimi inkar etmeyeceğim. Yeşillikli yolda gün batımında ellerimi kaldırıp seni çağırdığımda ruhumla çağırmıştım, "Seni seviyorum" dediğimde ne yaptığımı biliyordum. Tüm bunların bir ismi, bir sebebi vardı elbette ama sen 'yalan' diyip savaşmadan kazanmayı tercih ettin. Tamam, izin veriyorum kazanmana. İzin veriyorum kaçmana."