Silahı O'nun kalbine nişan alıyorsun. Ama kalbin acı ve pişmanlık dolu. O'nun yanındakilerinin gözlerine bakamıyorsun çünkü göreceğin şeyden korkuyorsun. Ama sen korkmazsın. Halbuki şuana kadar bildiğin her şey yalan çıkmıştı, bunun da yalan olduğunu bilmek kendine acıdığın için gülümsemek istemene sebep oluyor.
"Öldür beni." Diyor boş gözlerle sana bakarak. Sende ona öyle karşılık veriyorsun ama içindeki duygu fırtınası gözlerinden akıp bu kırık dökük depoyu
bertaraf etmek istiyor.
Duygusuz ama içine birçok duygu katmak isteyeceğin gülümsemenle bal rengi gözlere bakıyorsun. "Öyle yapacağım zaten." Söylediğin şeyi duyunca gözlerinde bir hayal kırıklığı görsende umursamamaya çalışıyorsun. Koskoca zamanı bugün için harcadın, yapmak zorunda hissediyorsun. Ama şuanda hissetmeye hiç ihtiyacın olmadığı duygular seni boğuyor.
"Bu cezayı hakettim," Diyor kendini toparlayarak. Gücüne ve sakinliğine hayran oluyorsun. Ama eminsin ki o da senin gibi hissediyor. Hissetmeli. "Sana inandım, güvendim, evime aldım. Yap şunu. Ama arkadaşlarımı bırak."
Vermek istemediğin cevapları veriyorsun. Söylediğin her kelime ağzında acı bir his bırakıp, canını yakıyor. "Onlar içinde para aldım." Diyorsun ama gözlerinde gurur denen ifade yok.
"Sana son kez bir şey soracağım," İlk defa gözlerinde yalvaran bir ifade görüyorsun. "Her şey yalan mıydı?"
Sol tarafında bir ağrı hissediyorsun. Şimdiye kadar yanmadığı kadar yanıyor canın. Elindeki silah sana her zamankinden ağır geliyor, o kadar ağır ki dizlerinin üzerine çökmek istiyorsun. 'Hayır, gerçekti!' diye bağırmak istiyorsun ama arkandaki adam seni izliyor. Ne kadar O'nun canını yakacağını bilsende kelimeler ağzından dökülüyor. Onu öldürmeden önce öleceğini hissediyorsun.
"Evet, yalandı."