Nefesimin yetmediği, sesimin işitilmediği, zamanın akmayı bırak adının bile bilinmediği bir boşluktayım sanki... Bir ben varım bir de uzayıp giden hiçlik...
∞҉∞
Aygün'ün geçmişi sır değildi; fakat ağzına alamadığı dilini yakan isimler ve yaşanmışlıklarla karanlığa mahkûmdu. Günler aylara aylar yıllara uzadı ve karanlığa hapis anıların üzerini tozlandırdı. Geçen yıllara rağmen Aygün geçmemiş geçmişinin yanı başında karanlıkta tozlanıyordu. Çünkü en kötüsü de en kıymetlisi de orada karanlıktaydı. Gidemediği geçmişi gidemediği en kıymetlisiyle bugününe, yarınına, "kaderine" prangalanmış karanlığa sürgün biçareydi genç kadın. Geceleri acıyla gündüzleri yarım gülüşlerle yoğurup zehir damıttı.
Sonra o geldi. Önce karanlığına bir mum dikti, sonra aydınlık getirdi. O her şeydi. Gecesine gündüz, karanlığına ışık, geçmişine gelecek, kışına yazdı. Ve genç kadın gidemediği, hapsolduğu her şeyi ve herkesi onun için ateşe vermek istedi...
∞҉∞
Geçmişinden gidemeyen bir kadının geleceğini arama hikayesi
"Evdeki hizmetçiler neyse sende o sun"
zorundalıkda olsa ben onun karısıydım.
"Bekaretini bozduktan sonra sana asla elimi bile sürmeyeceğim şu karşıdaki koltukda yatıp kalkacaksın asla yakınıma gelmeyeceksin!" dedi kalın sesiyle.
Ben bir ömür bu adamla nasıl evli kalacaktım.