"Bırak beni! Düş yakamdan artık istemi..." Cümlemin devamını getirememiştim. Bana engel olan şey ise odanın ortasındaki cam sehpanın kırılma sesi idi. "Sakın sakın devam ettirme!! Ben sana dedim, son duraktan önce in dedim! Son durağı geçeli çok oldu lafügüzaf.. Sizin ecnebi memlekette işler nasıl yürür bilmem ama buralarda söz ağızdan bir kere çıkar! Sen bana bir kere "EVET" dedin mi? Dedin! Bu düğün ya olacak!" Bu sözlerinin ardından iyice kabuğuma çekilerek, ürkekçe daha demin kırdığı masa yüzünden kanlar içinde olan eline bakmaya başladım. Aklımda ise sadece bir soru vardı.."Ben bu evlilikten nasıl kurtulacaktım..."