*** "Yaşadığın her şeyi hak ettin sen. Bana yine o yalanları zırvalamaya kalkma." Tekrar ve tekrar yankılandı bu cümleler beynimde. Neden bunu kendime yapıyordum ki? Şuan burada durmam bile saçmalıktı. "Senin yüzünden bu haldeyiz!" Bu cümle bardağı taşıran son sözler oldu. Derin bir nefes alıp histerek bir kahkaha koyverdim. Sonunda kafamı iki yana sallayarak yüzüne baktım. Dayanacak bir güç kırıntısı bile mevcut değildi içimde. Şöyle bir süzdüm onu. Nefret iliklerime kadar işlemiş ve bir canavar gibi gün yüzüne doğmuştu. "Ne var biliyor musun?" sözlerim onda anlamaz bir ifade yarattı. "... aynı şeyler benim değilde senin başına gelseydi, ben sana sırtımı dönüp gitmezdim. Ama sen ne yaptın? Beni dımdızlak bırakıp çekip gittin! Hemde o kadına..." Boğazıma doğru bir hıçkırık tırmanırken bunu bastırmak adına yutkundum. Göz yaşlarım sessizce yanaklarımdan düşerken omuzlarımı dikleşirdim. "Bana defalarca aranızda hiç bir şey olmadığını iddia ettiğin kadına..! Söylesene, asıl kandırılmış ve aptal yerine koyulmuş kim?" "Şimdi de bunları mı bahane ediyor-" "Kes sesini adi herif!" Diye kükredim. İçimdeki nerffetin haddi hesabı yoktu. Bir çığ gibi artarak çoğalıyordu adeta. "Hepinizi yerle bir edeceğim!" Elimin tersiyle gözümden süzülen yaşı hızla yok ederken devam ettim; " O kadını benim hayatıma yaptıkları için pişman edeceğim... Ve sen, seni öyle pişman edeceğim ki, kapımda yatacaksın! Bunu sakın aklından çıkarma... Sakın!" Karşılık vermek için bir atağa geçtiğini anladığım anda arkamı dönerek uzaklaştım ondan. Hızlı adımlarla giderken arkamdan bağırdı; "Sen yalancının tekisin! Kıskanç bir zavallının teki!" Sözlerine yüksek sesli bir kahkaha atarken elimi kaldırıp ona orta parmağımı kaldırdım. Bunu yaparken arkamı bile dönmedim. Çünkü o buna bile değmezdi. Asıl zavallınAll Rights Reserved