Yan hücreden sağ kolunda dirseğine kadar kesikler olan ve sargılarından kan, iltihap akan Amel Mahmut sesleniyordu, duyuyorum onu ama cevap vermeye takatim kalmamıştı. Bilincimi kaybedince Gardiyanlar beni hücreye fırlatıp çıkmışlardı. Ayaklarımdaki zincirler derimle bir bütün olmuştu adeta, ayağımı oynattıkça daha çok etime batıyordu. Derinden huzur veren bir ses geliyor ama nereden geliyordu bu ses, gözlerimin acısından sesin geldiği yöne bakamıyorum bile, üç saat boyunca gözlerime beyaz ışık tutmuşlardı, kör olmamak için dua ediyordum Allaha. Gücümün son kırıntıları ile yönümü deminden beri bana seslenen Amel Mahmuta döndüm,
"Hamza! Hamza! Bak bana kardeşim! Beni duyuyor musun?" Bağırarak konuştuğu şişen damarlarından belliydi ama bana neden çok uzaktan geliyordu onun sesi, yoksa sağır mı oldum?
"Hamza! Beni duyuyorsan iki defa gözlerini aç kapat kardeşim! Hadi Hamza, beni duyduğunu, anladığını göster." çırpınıyordu Amel Mahmut, kendimden geçmediğimi öğrenmeye çalışıyordu.
Gözlerimi olan gücüm ile açıp kapattım iki defa.
Bu hareketim ile bir çocuk gibi sevinip, tekbir getirdi, koridorda bulunan bütün hücrelerden tek bir ses yükseldi bu defa,
" Allahu Ekber! Allahu Ekber!"
Antep'in ihtişamlı konaklarından birinde, aşk acısını sır gibi saklayan Üsteğmen Zeyd ve sevdiği adamı ölmeden yüreğindeki mezara gömen Katre'nin hikayesi...
KÖZ; Sırrını gel sen çöz...
Alıntı;
Sanki bir filmin içinde gibiydim tam şu anda. Ağır çekimde kafamı Ömer'in baktığı yere çevirdiğimde yüreğime bir kor düştü. Elim göğsüme giderken, endişeyle yutkundum. Bedenimdeki bütün kan akışı hızlandığında bunun gerçek olmadığına inanmak istedim. Hiçbir gerçeği bu denli hayal olarak dilemediğime yemin edebilirdim.
Zeyd...
Evlendiğim adamın kardeşi, yüreğimi enkaza çeviren, kazıya kazıya içimden atmak için aylarımı zindan ettiğim Zeyd miydi?
Başıma saplanan ağrılar dünyamı döndürürken tutunacak bir dal aradım. Kocam kardeşine sıkı sıkıya sarılırken yanında solan beni görmüyordu. Arkamdaki sandalyeye aniden oturduğumda Ömer'in ve... Onun dikkatini çekmiştim.
"Katre! İyi misin?" diyen Ömer endişeyle yüzümü avuçladığında ona bakmak için kalkan gözlerim yanındaki adamın, Zeyd'in keskin bakışlarıyla kesişti. Göz bebeklerim titrerken onun bakışlarında yalnızca soğukluk vardı. Buz gibi... Donuk ve hiçbir kaygı barındırmayan gözleri abisinin ve benim üzerimde gelip gidiyordu. İnsan biraz olsun endişelenmez miydi? Benim tanıdığım Zeyd, bu muydu? Bayılmak üzere olan bir kadına şefkatten yoksun bakışlar atan bir adam mıydı o?
Anlamsız sessizliği Zeyd'in bozmasını beklemediğimden, konuşmasıyla yeniden ona bakmıştım.
"Allah mübarek etsin..." derken gözlerine tırmanan harelerim mahçup bir ifadeye bürünürken zoraki çıkan son kelimesi bütün gerçekleri bir tokat gibi yüzümüze çarpmıştı.
"Yenge."
~
(Çalıntı, kopyalanma ve kurgunun başka şahıslar tarafından yazılması hâlinde gerekli işlemler yapılacaktır.
Antalya'nın ünlü avukatlarından biri öz amcamdır. Bilginize...)
Tüm hakları K