(Tamamlandı.)
Vera: Ne yaptın bana?
Vera: Aklımdasın bu gece de.
Vera: Anlamıyorum,
Vera: Neden böyle oldu?
Vera: Neden güzel şeyler bozulmak zorunda hep?
Vera: Ben bizi yapboza benzetiyorum, biliyor musun?
Vera: Parçaları adım adım dizilmiş,
Vera: Güzel bir resim çıkmış ortaya.
Vera: Sonra bir rüzgar esmiş,
Vera: Dağıtmış parçaları oraya buraya.
Vera: Parçaları toplamaya çalışıyorum ama bazıları yatağın altına girmiş,
Vera: Kolum yetişmiyor.
Vera: Yardım et, Ege'm.
Vera: Alayım o parçaları.
Vera: Kucağımdaki parçalar da kaybolmadan önce.
Vera: Sana Ege'm demeyeceğim bir daha demiştim kendi kendime.
Vera: Olmadı.
Vera: İzin verir misin sana böyle seslenmeme?
Vera: Böyle yalvarıyorum falan ama bunların hiçbirini okuyamıyorsun şu an.
Vera: Uyuyorsun güzelce.
Vera: Uyu, Ege'm.
Vera: Unutursun belki sana çektirdiklerimi.
Vera: Uyu, Ege'm.
Vera: Rüyanda geçmişimizi gör.
Vera: Bu arada,
Vera: Hala bekliyorum geçmişi geleceğe taşıyacak periyi.
Vera: Neyse,
Vera: Çok konuştum.
Vera: İyi geceler, Ege'm.
Vera: Bizli rüyalar.
(Hikayenin akışında küçük birkaç değişiklik olmuştur.)
Galatasaray teknik direktörünün büyük kızı olan Mayıs, derbide attığı golün ardından sakatlanan yıldız oyuncuya babasının ne kadar üzüldüğünü görünce dayanamaz. Hem babası hem de düşük not aldığı stajının puanını yükseltmek için fakülte hocalarından birisiyle bir anlaşma yapar.
Sakatlanan topçuyu üç ayda sahalara döndürmenin sözünü veren Mayıs, bu sözü verirken Doruk'un ne kadar huysuz bir insan olduğundan habersizdi. Ama kendisi de ondan aşağı değildi.
Ve top kaleye, tam isabet etmişti.