"Selam, dedi aptal genç. Fakat güzel kız onu görmüyordu. Tüh ne yazık." dediğinde ona doğru döndüm. İki saattir beni izlemesini görmezden gelmeye çalışıyordum. Ama bana o mükemmel zümrüt yeşili gözlerle bakarken bu imkansıza en yakın şeydi! "Efendim?" dedim. Birine karşılık vermiş olmam beni şaşırtmıştı. "Demek konuşabiliyorsun" Başını hafifçe öne eğdi. Bu çocuk öylesine sevilesiydi ki. Tanımadığım birine aniden ısınan bir insan değilim , asla da olmadım. Fakat bakışlarındaki çocuksu masumiyet beni ona çekiyordu. "Ben Umut. Ama sen bana kısaca tırlatmış diyebilirsin." dediğinde güldüm. "Tırlatmış?" "Evet o yüzden buradayım ya" "Psikoloğa normal insanlar gelir" dediğimde kendime hayret ettim. Annemin her sabahki repiliğiydi bu. "İyi, sen öyle düşün ama ben kesinlikle öyle düşünmüyorum." "Neden?" "Çünkü ben deliyim ve ne düşündüğüm benimle benim aramda" Gülüşü tenime dokunan ilkbahar meltemi, bakışları yakamozlardan da parlaktı. Gerçek, hayalle karışmış gibiydi. "Ben de." "Sen de ne?" dedi. "Ben de deliyim." Kocaman gülümsedim. Umut, benim umudum olur musun deli çocuk? "İyi o zaman beni delirene kadar sever misin?" dediğinde nefesimi tuttum. "Ah" Elini alnına yapıştırdı. "Biz zaten deliydik değil mi? O zaman itiraf et, bana aşıksın" -------- Tüm hakları saklıdır.