Uyurken Bile
  • Membaca 199
  • Suara 21
  • Bagian 3
  • Membaca 199
  • Suara 21
  • Bagian 3
Sedang dalam proses, Awal publikasi Mei 21, 2019
Yasir İstanbul'da okuyan gelirli bir ailenin çocuğu olmasına rağmen kendi imkanlarıyla para kazanan kendi halinde arkadaşlığa ve aşka değer veren biri. Kitap okumayı çok sevdiği için sürekli kitap aldığı bir kitapçıda kaderinin dönüm noktası olacak bir aşka tutuluyor. Kitap aldığı üstadının dükkanında Kumsal'ı görüyor. Başlarda her ne kadar bir şeyler hissetmese de aldığı bir kitaptan etkilenerek aşık oluyor Kumsal'a. Kaderin büyük bir cilvesinden olsa gerek sürekli bu kızı düşünürken hayat karşısına sevdiği kızı çıkarıyor. Aynı okulda, aynı sınıfta olması Allah'ın ona verdiği en güzel imtihanı oluyor. 
 ''Beyin ölümü gibi olur bazen kalbin ölümü. Tek fark var ikisi arasında. Biri ağrıların bittiği, diğeri ise soyut ağrıların başladığı yerdir. Bir kişinin bin parça ettiği, et parçasıdır kalp. Her geçen saniye o parçaların içine batıp kanatmasıdır seni. Söz de göğüs kafesi kalbi korumak için vardır somut darbelerden. Keşke somutların yarattığı soyutları da koruyabilseydi biraz. Belki de sen istediğin için koruyamamıştır göğsün seni. Tüm bunlara sen müsaade ederken. Ona bütün yetkileri sen verdin. Onun doğumunu sen yaparken, ölüm emrini verememekmiş kalbe, onun senin ölüm emrini vermesini beklemekmiş. Kendi için de yarattığını, sen olmazsan olmayacak kişiye köle düştüğün yerdir. O öyle bir yer ki. Al emrinden sonra sana itaatsiz kalır. Yani kısacası senin bir parçan iken, senden bağımsızlığını ilan edip başkasının ''bağımlısı'' oluyor. Tiryakisi sen olanı sensiz bırakma. Sana bağımlıyken başkasına bağlatma. Gel hadi bende yaşayayım tıpkı sen gibi. Gel ki kalbim vuslata, bende sana ereyim.''
Seluruh Hak Cipta Dilindungi Undang-Undang
Daftar untuk menambahkan Uyurken Bile ke perpustakaan Anda dan menerima pembaruan
or
#132şiirler
Panduan Muatan
anda mungkin juga menyukai
DİVANE ✔️ oleh selmakeskin_
58 Bagian Lengkap
"Küçük bir kız çocuğu gibisin." Soğuğun içime ilmek ilmek işlemesi gecenin ayazından değildi, onun buz gibi sözlerinden ürpermiştim. Gök yüzünde bizi seyreden yıldızlardan ziyade kendi ışığının aydınlattığı, o zehir karası delici gözlerine yerleşen alaylı parıltı ve söylediği son şeyle çileden çıkmıştım artık. İçimde lavlarını köpürterek sabrımın son demlerinde dolanan volkan patlamaya hazırdı, bu işin başka çaresi yoktu ve inceldiği yerden kopacaktı. Ben onun sayesinde çoktan büyümüştüm fakat o her seferinde inadına yapar gibi çocuk olduğumu savunuyordu. Beni bakışları, tavırları, hareketleri ve kelimeleriyle resmen eziyordu. Kalbimi eziyordu. "Çocuk falan değilim ben!" Diye bağırdım sonunda içimdeki ateşten okyanus çaresizce çırpınan benliğimi cayır cayır yakmaya başlarken. Aynı anda hem üşüyor hemde alev alev yanıyordum. Kendi içimde birçok imkansızı barındırıyordum. Sertçe yutkundum... Sesimi iyice yükselttiğimde tek bir mimiğimi bile kaçırmak istemiyormuş gibi dikkatle beni izlemeye başladı, artık gerçekten dayanamıyordum. "Çocuk değilim anladın mı? Değilim! Sana abi demek zoruma gitmeye başladığında büyüdüm ben!" Diye adeta haykırdım. "Duygularımı gizlemeyi öğrendiğimde büyüdüm! Susmayı öğrendiğimde, sessizce ağlamayı öğrendiğimde büyüdüm! Gözümün önünde başkasına dokunduğunda büyüdüm!" Ona ilk kez utanıp çekinmeden kurduğum bu uzun ve acımı haykıran cümleler tüm nefesimi tüketmişti fakat söyleyecek son bir sözüm daha kalbimin en ücra köşesinden saniyeler sonra çıkagelmişti. "Seni sevdiğim gün büyüdüm ben." Diye fısıldadı güçlükle soğuktan zangır zangır titreyen dudaklarım.
İNFAZ hapishanesi  oleh LorcanTB
44 Bagian Sedang dalam proses
İnfaz hapishanesi. Dünyaca meşhur, insanların kısaca dilinde ölüm hapishanesi. Bu hapishaneye giren hiç kimse yaşayarak çıkmamıştı çünkü burası ölümün gerçekleştiği insanların, daha doğrusu suçluların infaz olunduğu hapishaneydi. Lavinia ise tesadüfen sadece kaza nedeni ile olan bir cinayet suçundan, bu hapishaneye yani bu korkunç ölüm hapishanesine düşmüştü. Yaraladığı gencin ailesi zengin ve güçlü olduğu için onun infaz edilmesini istediklerinde kolayca onu bu hapishaneye yollamışlardı. Şimdi ise Lavinia'nın kalan son yıllarını burada ölümü bekleyerek geçirmesi gerekiyordu. Ancak işler beklenmediği anda değişir... Lavinia'dan.. Testi yapıp beklemeye başladım. Bir kaç dakika sonra korkarak teste baktım. "Siktir". Dilimden çıkan küfüre engel olamadım. Çünkü... "Ay ne oldu giriyorum bak" kapı dan diye açılınca yerimden sıçradım. Cavidan'dı. Elim titreyerek testi ona çevirdim. Çift çizgi... Ben hamileydim... Deli gibi atan kalbim, korku, endişe bir sürü duyguyu aynı anda yaşıyordum şu an... Ben ne yapacaktım şimdi.... .................................................................................. Peki ya Lavinia'nın hayatına İnfaz hapishanesinde her kesin korkulu rüyası olan bir adam girerse? Ve bir anda tüm hayatı o, korkunç adamla birlikte değişirse... ************************************ Tehlikeli aynı zamanda heyecan verici bir aşk hikayesine hoş geldiniz.💖 Nefesinizi kesecek bir hikaye. Başlangıç tarihi ~04.04.2024~ On sekiz yaş ve üzeri için bir hikaye. #aşk #heyecan #18+ #korku #bebek #koruyucu
anda mungkin juga menyukai
Slide 1 of 10
DİVANE ✔️ cover
İzler Silinmez cover
KADERİN ÇİZDİĞİ YOL  cover
Lafügüzaf  cover
Takıntı cover
BERDEL (+18) cover
EKSTREM cover
SEVDA KONMUŞ DALLARIMA  cover
İNFAZ hapishanesi  cover
SEN BEN VE BİZ. *Texting* (+18) cover

DİVANE ✔️

58 Bagian Lengkap

"Küçük bir kız çocuğu gibisin." Soğuğun içime ilmek ilmek işlemesi gecenin ayazından değildi, onun buz gibi sözlerinden ürpermiştim. Gök yüzünde bizi seyreden yıldızlardan ziyade kendi ışığının aydınlattığı, o zehir karası delici gözlerine yerleşen alaylı parıltı ve söylediği son şeyle çileden çıkmıştım artık. İçimde lavlarını köpürterek sabrımın son demlerinde dolanan volkan patlamaya hazırdı, bu işin başka çaresi yoktu ve inceldiği yerden kopacaktı. Ben onun sayesinde çoktan büyümüştüm fakat o her seferinde inadına yapar gibi çocuk olduğumu savunuyordu. Beni bakışları, tavırları, hareketleri ve kelimeleriyle resmen eziyordu. Kalbimi eziyordu. "Çocuk falan değilim ben!" Diye bağırdım sonunda içimdeki ateşten okyanus çaresizce çırpınan benliğimi cayır cayır yakmaya başlarken. Aynı anda hem üşüyor hemde alev alev yanıyordum. Kendi içimde birçok imkansızı barındırıyordum. Sertçe yutkundum... Sesimi iyice yükselttiğimde tek bir mimiğimi bile kaçırmak istemiyormuş gibi dikkatle beni izlemeye başladı, artık gerçekten dayanamıyordum. "Çocuk değilim anladın mı? Değilim! Sana abi demek zoruma gitmeye başladığında büyüdüm ben!" Diye adeta haykırdım. "Duygularımı gizlemeyi öğrendiğimde büyüdüm! Susmayı öğrendiğimde, sessizce ağlamayı öğrendiğimde büyüdüm! Gözümün önünde başkasına dokunduğunda büyüdüm!" Ona ilk kez utanıp çekinmeden kurduğum bu uzun ve acımı haykıran cümleler tüm nefesimi tüketmişti fakat söyleyecek son bir sözüm daha kalbimin en ücra köşesinden saniyeler sonra çıkagelmişti. "Seni sevdiğim gün büyüdüm ben." Diye fısıldadı güçlükle soğuktan zangır zangır titreyen dudaklarım.