Sonunda koltuğa ulaşıp adamın hemen yanı başına iliştiğinde "Kendini bu kadar dövdürürken tam olarak ne amaçlıyordun, çok merak ediyorum gerçekten?" diyerek terslendi. Adamın sıkıntılı nefesi evvela ciğerlerini, peşi sıra da yüzündeki yaraları dalgalandırdı. "Seni düşünmemeye çalışıyordum." "İşe yaradı mı bari?" Erdemir koltuğun üzerinde gövdesini bir milim dahi oynatmadan başını yana çevirip kadının gözlerinin içine baktı. Bu mesafeden bir uçurum gibi görünüyorlardı. Kaşlarını havalandırmak istese de canı yanınca vazgeçerek "Sence?" diye mırıldandı. Dişleri dudağının kenarındaki kabuk bağlamamış yaranın etrafında itinayla gezinmeye devam ediyordu. Çağla cevap vermek yerine pamuğa döktüğü solüsyonu dikkatle Erdemir'in kaşının ucundaki yaraya bastırdı. Adamın bir anda gerilen gövdesiyle kaşlarının daha da çatıldığının farkına varmadan geri çekildi. Bir an sonra tüm tazeliğiyle adamın etinde açılmış beceriksiz bir çiçek gibi görünen yaraya nazikçe nefesini üflemeye başladı. Adamın huzursuzca yerinde kıpırdandığını fark ederek biraz daha yaklaştı ama nefesini henüz adamın teninden çekmemişti. Aynı anda Erdemir'in birden boynundan kavrayan parmaklarını ve onu kendinden uzaklaştırdığını hissetti. "Yapma..." Adamın ciddiyetle havalanan kaşlarına bakarken "Erdem," diye mırıldandı. "Canın..." "Bırak yansın. Alışkınım."All Rights Reserved