Elfida, annesinin intikamını almaya yemin etmiş, genç ve cesur bir kızdır. İntikam ateşiyle yanıp tutuşurken, başına hiç ummadığı olaylar gelir.
Aşk, ölüm, mesafe...
İnsan bir kere ölür, Elfida bin kere.
Yalanlar üstüne kurulu hayatına gözlerini yumar her gece.
Her şeyden habersiz.
Annesinin sırası geçmiştir.
Sıra babasına gelmiştir.
*
"İnsanın yaşamı ölünceye kadardır. Doğarız, büyürüz, yaşarız, acı çekeriz ve ölürüz.
Bedenimiz toprak olur çözünür, ruhumuz özgür olur süzülür.
Peki ya anılar?
Anılara ne olur ki? Nereye gidebilirler?
Hayatım boyunca anıların hep yaşayan varlıklar olduğuna inanmışımdır. Canlı değillerdir ama birilerinin hatırlamasıyla can bulurlar. Bir yerlerde yaşayıp bizi izlerler. Tıpkı bedenden kurtulup özgürleşen bazı ruhlar gibi.
Ve herkesin içine oturan bir anısı vardır. Kendilerine itiraf edemeseler de, o orada durur işte.
Bilir insan ama kabullenemez. Bilmek ve kabullenmek aynı şey değildir çünkü."