Büyük bir yıkımdan dimdik adımlarla çıkabilmektir asıl güçlük. Ben son sürat koşarken birden önüme biri çıkınce dengemi sağlayamadım ve ikimiz de yere düştük. Çocuk tam benim üstüme düşecek diye beklerken iki kolunu yerle buluşturarak yerle gövdesi arasında çok az bi alan bırakmıştı. O kadar yakındık ki başımı kaldırdığımda dudaklarımızın birbirine değeceğinden emindim. Bunu anlıma değen hafif nefesiyle hissedebiliyordum. On-on beş saniye kadar olayın etkisiyle öyle kalakalmıştım. Birden gelen cesaretle kafamı yere yakın tutmaya çalışarak yukarı kaldırdığımda dudaklarımızın arasında bir iki milimlik bir mesafe kalmıştı ama o bunu fark etmiyordu çünkü gözleri kapalıydı. Derin derin nefesler alıyordu. Sanki... Sanki uzun yıllardır peşinden koştuğu bir kokuyu bulmuş ve bir daha bu kokuyu duymayacakmış gibi özlem ve hayranlıkla kokumu içine çekiyordu. Ya da olayın etkisiyle adrenalinden derin soluk alıp veriyordu..? Gözlerinin kapalı olmasını fırsat bilerek yüzünü inceledim. Sert yüz hatları, karamel rengine çalan hafif kahverengi-sarı arası saçları vardı. Kalp şekline benzeyen kızları kıskandıracak şekilde dolgun dudakları ve gür,uzun kirpikleri vardı. Gözlerini daha göreme- diye düşünürken birden gözlerini açıp onu pür dikkat incelediğimi fark etmişti. Yüzüm kıpkırmızı olurken gözlerini ruhumu okumak ister gibi tam gözlerimin derinliklerine diktiğinden iyice utanıp kızarıyordum. Gözleri... Sanki kocaman ıssız,soğuk bir dağın tepesindeki unutulmuş ama bir umutla birinin onu bulmasını diler gibi bakıyordu. Yeşilin en koyu ve en güzel tonunda içimi okşuyordu.All Rights Reserved