Hatırlıyor musun kardeşim? Geceleri hep kolye yapardı annemiz geç vakitlere kadar. İki tane de bizim için yapmıştı hatta lal taşından. Doğada bulunan özel bir taşmış lal taşı. Kolyesini takan kişiye, korkularından uzaklaştırıp cesaret verdiğine inanılırmış. Bize de, yalnız kalınca korkuyoruz diye takmıştı annemiz. Peki ya onunla birlikte oynadığımız lal oyununu hatırlıyor musun? İkimiz bir takım olurduk, o ise tek başına karşı takımda bulunurdu. Oyunda konuşmamız yasak olduğu için, yardıma ihtiyacın olduğu zaman minderlerin arkasından göz kırpardın bana. Bizden yıllar geçti. Artık yalnızlığa alıştık. Korkmuyoruz değil mi? Çoğu zaman yardıma ihtiyacımız var fakat şimdilerde göz kırpınca yanımıza gelip bizi avutacak kimse yok. En kötüsü de ne biliyor musun? Biz diye bir şey yok. Yan yana olmayı geçtim birbirimizden haberimiz dahi yok. Zaten en çok da bu yokların arasındaki çaresizlik acıtıyor canımı.