Kendi vatanına geldiği zaman başlamıştı Maceraları. İyi kötü tüm maceralardan bahsediyorum. Öncelikle en sevdiği dostunu kaybetti Monica. O vampirdi. Fakat vampir olduğu halde güçlü olduğunu kimseye gösteremiyordu. Arkadaşları tek tek ne olduğunu anlayamadan vampir oluyorlardı. Kimse ona bakamıyordu. Sevdiği ondan kaçıyordu, o da sevdiğinden. Çünkü sebebi vardı, eski sevdiği onu kaçırmış tehdit ediyordu. Monica zor bela mücadele etmeye çalışıyordu. Bakalım nereye kadar devam edecekti bu çarpışma?
"Sakın uyuya kalayım deme. Hiç taşıyamam seni." Dedi bu halimi görerek.
"Niye?" Dedim kelimeyi uzata uzata. "Şişkoyum diye mi?"
"Sana şişko olduğunu kim söyledi Allah aşkına?" Diye sordu sinirleri bozulmuş gibi.
Omuz silktim. "Beni gören herkes kilo aldığımı söylüyor. Şişkoyum işte."
"Öyle olsaydı seni taşıyamazdım." Dedi teselli vererek.
"I-ıı şiskoyum ben. Çok yemek yerim, hiç spor yapmam. Öküz gibiyim."
Kaşları çatıldı. "Değilsin Özge." Dedi bastıra bastıra. Çenesini sıktı. Bir şeyler söylemek istiyor ama kendini engellemekte istiyor gibiydi.
"Şişkoyum diye zorbalıkta gördüm ben. Hiç öyle şişko değilsin deme. Çünkü artık bu kıza ne kadar zayıf olduğunu söylemeniz kesmiyor. Hep kilo vermek zorundaymış gibi hissediyor."
Direksiyonu tutan ellerini direksiyonu öyle bir kavradı ki parmak boğumları bembeyaz kesildi. "Kim?" Diye sordu sinirli olduğu halde sakin çıkarmaya çalıştığı sesiyle. "Kim diyor sana bunu?"