Oturduğu mezarın başında öylece durdu bir süre. İçi yanıyordu. Buraya her geldiğinde canından can gidiyordu adeta. Diğer yarısını, ikizini, mezara koyduklarından bu yana her gün gelirdi ziyaretine. Onunla konuşur gün içinde neler yaptığını anlatırdı. Duyardı belki. Cevap veremezdi ama ruhu hissederdi belki diğer yarısını. Öldü dedikleri gün ne çok yanmıştı canı. Canından can gitmişti o gün. Yüreği parçalanırcasına haykırmıştı ama gelmemişti kardeşi. Yağmurdan sırılsıklam olmuş toprak almıştı onu. O günü hatırladıkça daha çok körükleniyordu içindeki nefret. Bunu yapanlar cezasını çekmeliydi. "Senin canını öyle bir yakacağım ki ..." dedi toprağı sıkarken. " Canım dediğini alacağım senden! Öyle bir canın yanacak ki ..." dedi dişlerinin arasından. Gözlerinden alev çıkıyordu resmen. İçindeki kin onu bile korkutuyordu ama haketmişti. Kardeşini elinden alandan sormalıydı bunun hesabını. Usulca kalktı mezarın kenarındaki mermerden. Mezar taşında kardeşinin ismini öptü. İçinden intikam yeminini etti son kez. Ardında bıraktığı toprak yığınına baka baka gitti. Her seferinde onu öylece bırakmak içine otursada yine içi yana yana gitti.All Rights Reserved