Alya'nın hayatı doğduğu gün aslında sona ermişti.Ama bundan ne onun ne de bir başkasının haberi vardı.Babasının olay davranışları onu mahvetmeye yetmişti.Ama gerçek sandığı yalanları öğrendiğinde gerçekten mahfolacak mıydı yoksa içindeki yanan külleri yeniden mi alevlenecekti?
Babasından kaçmak için çalışan Alya farklı tür olaylarla ve tanımadığı ,tanımak istemeyeceği kişilerle karşılaşacaktı.İşte o farklı olaylar onun hayatını değiştirecekti.O hayatın içinde sevm ediği kişiyle birlikte olağanüstü teknolojilerle meydana gelen;yarım yaşayan zombilerin,yaşayan ölülerin,teknolojiden oluşmuş ruhların ve daha nicelerinin olduğu bu cani hayata merhaba demek zorunda kalacaktı.
Bu sadece onun değil,bu hikaye aynı zamanda onun gecesi ve dolunayı olan Oğuz ve Damlanın da hikayesiydi.onlar bu esrarengiz köyde olacak olan olaylarla ve olacak olan cinayetlerde ruhlarını birbirlerine kenetlemişlerdi.Onlar durmaksızın özgürlüklerine kavuşmaya çalışıyorlardı.Onlar ayrılması imkansız soğuk savaşçılardı.Bu 3 soğuk savaşçıyla beraber olmaya , onlarla bu macerayı ve aşk dolu farklı deneyimi iliklerinize kadar hissetmeye var mısınız?
Yetişkin okurlar için uygundur!
Bir Mahalle Hikâyesi...
Çok daha fazlası...
✨
"Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi benimkilere dokundu. "Bir kere bana eskisi gibi baksan..." yalvarır gibi çıkan sesinin tonuyla tüm iradem dağıldı.
"Bırak lütfen," derken gözlerimi kapattım. Elinin birini kaldırıp parmaklarını usulca yanağımda gezdirdi ve çeneme doğru indi.
"Adımı söylemiyorsun artık," dedi dişlerini sıkarak. "Fark etmem mi sanıyordun?"
Soru soruyordu ama benim buna verecek bir cevabım yoktu.
"Senin dudaklarından dökülmesini istediğim öyle çok kelime var ki..." Eğilip anlını anlıma yasladı. Bu kadar yakınken tek nefesi paylaşıyor gibiydik. Onun aldığı soluk, benim dudaklarımda kayboluyordu. Benim sıklaşan nefeslerim ise sanki onu canlandırıyor gibiydi.