Belki bir gün içimdeki bu yangın yeri söner,
sonra çiçekler açar kim bilir.
Yetimhane veletleri idi bizim adımız.
Kimi piç dedi bize, kimi anasız ,babasız.
Yazık derdi kimi,
Kimi defol derken , kimi alışık olmadığımız bir hisle o yumuşacık elleriyle başımızı okşar yardım ederdi.
çömez derlerdi bize eski jenerasyon olanlar.
Alay ederlerdi,
kahkahalar atarak bunlar da düştü bizim gibi buraya vah canım anan baban yok mu? Ya da benim anam gibi senin anan seni istemedi mi? Bırakıp da gitti derlerdi.
her kafadan bir ses çıkar beynimi kemirir gibi acıtırdı işte.
bizim gibi kimsesiz çocukları gören eskiler sevinirler di halimize.
çocukluk işte kendisinin kimsesi olmayınca bir başka çocuğunda olmasını istemiyor. in
hele bu ana babaysa.
en büyük eksiklik onların yokluğuydu sahiden.
karanlık gecelerde ay ışığı sadece bir parça vururdu bizim odamıza.
Anamız babamız olsaydı belki bu durum değişirdi, aydınlanırdı belki zifiri karanlık olan heryer.
Bilmiyorum belki de karanlık bizim içimizde gizliydi.
Ne de olsa yetimhane veletleri idik biz.
gönüllerimizin kırık olması normaldi.
Anlayan bir kaç kişiydi zaten bizi.
Hayat devam ederken herkes kendi ekmeğinin peşinde koşturuyor ve hayat denen bu döngüde herkes kendi çarkını çevirerek kendi yağında kavrulup gidiyordu işte.
Beni,seni,onu düşünmeye vakitleri mi vardı sanki!
Haklılar tabii zaten haksız olan hayat kimilerine verirken bir şeyleri kimilerinden alıyor işte bir şeyleri.
Ben yani Feride Kansu bu hayata gelmiş kimsesiz, beş parasız, başbelası veletlerden biriydim işte.
sıradan biri Feride.
Lütfen Eksiklerim varsa maruz görün.. Sevgiler.
Huzurla yaşadığın evinde yalnız mısın gerçekten?
Hiç tanımadığın ve sokakta gördüğünde yüzünü çevirdiğin biri ile paylaşmak ister misin?
Peki ya onu sevmeye ne dersin?
Bu, evsizlerin değil, bunu sanata dönüştüren köstebeklerin hikayesi...
❥
h.k. gümüş