Savaş bitmiştir. Herkes büyük kayıplar vermiştir. Özellikle de Harry Potter,sayamayacağı kadar çok kişiyi kaybetmiştir. Ölüm ondan annesini ve babasını,vaftiz babasını,abisi olarak gördüğü Remus'u ve karısı Tonks'u,Alastor Moody'yi,ihtiyar Albus Dumbledore'u ve Harry'i her zaman koruyan Severus Snape'i almıştır. Ve daha bir çok kişiyi....
Buna rağmen Harry Potter,evinin her köşesine tablolar yaptırmıştır. Ölen herkes oradadır. Suçluluk duygusundan kurtulamayan Harry,boş tablolarda yaptırarak onların içlerini ev,yatak odası,mutfak,Quidditch sahası ve benzeri şeylerle süslemiştir.
Ama en önemlisi,Hermione Jean Granger'dır. Savaş sırasında kendisine yarım bir lanet çarpmıştır,önemli bir şey olmadığını varsaymıştır. Ancak...
Buraya bak cılız okur. Senin geçirdiğin tüm o uykusuz geceler gibi yüzyıllar geçiren Carryhall Lisesi öğrencilerine bak. Bak ve elindeki loş telefon ışığıyla korunmaya çalıştığın gecelerin bu muhteşem yaratığını g ör. Bana bak. Ben insan hayatlarını yazdım ve mürekkep olarak kan kullandım. Bana bak ve geceleri güvende olduğuna dair tüm ümitlerini kes!
"Zehir vücudumda yayılırken, okulun ilk günü Leia'nın bana '' Senin başlayacağın okulda hayaletler gezip öğrencileri öldürüyormuş. Ya sana bir şey olursa?'' dediği an aklıma geldi. Artık hayaletlere inanıyordum..."