Elzem Alâ Boyraz, verimli bir toprağın çürük bir meyvesiydi. Onu var eden geçmişine duyduğu öfkesine karşın yaralı bir genç kız ve isyankar bir kadındı... Zihninde daima kendi yanılgısı olarak inandığı parçalar görürdü. Sürüler halinde beynini arşınlayan hayvanların yuvası haline gelmiş bedeni onu gerçekliğinden alı koyuyordu.
Elzem Alâ Boyraz, siyaha çalan gözlerinin ardından, karşısında duran adamın kuzguni gözlerine baktığında ensesinde pusuda bekleyen şeytanın, ıslak ve kaygan olan kuyruklarını görürdü.
Bir gün göremedi, o kuyruklar artık onun ensesindeydi.