Bazen engelleri aşmanın en kolay yolu onları kabullenmektir.
Bu; gözleri görmeyen ürkek bir mimozanın kabulleniş hikayesi..
Tesadüf yoktur hayatta. Başımıza gelen her olayın, tanıştığımız kişilerin hatta belki ufak bir sinek ısırığının bile bir anlamı olduğuna inanıyorum ben. Sadece birazcık sabredip onun hayatımızdaki yerini belli etmesini beklemek gerekiyor.
Seviyorum, çok seviyorum hem de. Yapamam ama. Olmaz Buğra. Ben daha senin nasıl güldüğünü bile bilmiyorum. Gülerken dudağının kenarında oluşan küçük, ince çiziklerden bile haberim yok benim. Ağlasan gözündeki tek damla yaşı bile silemem ben. Kırıldığında anlayamam, bana bakarken ne hissettiğini çözemem, onu bırak düşünemem bile. Üşürsün sen bende. Yaşayamazsın, boğulursun ayazımda. Söyle şimdi, nasıl seveyim ben seni?
Sebepler, sonuçlar hatta olgular farklı olsa da herkes mücadele ediyor hayatın zorluklarıyla. Kırılıyor herkes, üzülüyor. Kimi kendini kaybediyor kimi dimdik durup göğüs geriyor tüm zorluklara. Buğra, Güneş, Mete, Duygu, belki ben hatta belki sen bile. Özne hangimiz olursak olalım önemli olan önyargılardan kurtulup biraz daha dayanabilmek...
Önyargılardan arınmak isteyen tüm kalplere...
Poyraz ve Anka, rüzgarla dans eden ve gökyüzünde özgürce süzülen iki güçtür.
Poyraz, sert rüzgarıyla dünyayı sarar.
Anka ise her yangında yeniden doğar. Birinin gücü, diğerinin direncine güç verir; birlikte cehennemi cennete çevirirler.