HAYALDEN ÖTE
  • مقروء 144
  • صوت 13
  • أجزاء 3
  • مقروء 144
  • صوت 13
  • أجزاء 3
مستمرة، تم نشرها في يونـ 25, 2019
Şimdi bir evlilik hayal edin, eminim mutlu bir sahne gözünüzün önünde... Şimdi de benim hayalimdeki evliliği keşfetmeye gelin... 

Hayaline sığdıramadığı ünlü iş adamının oğlu Talha Korkmaz ile nikah masasına oturan Sahra, evlilik kararı aldığında olayların buraya geleceğini hiç tahmin etmemişti. 
_____

Yüzüme o kadar yakın bir konumda duruyor olmalıydı ki nefesi dudaklarımı yalayıp geçerken buğulu sesine oturan canavar hırladı."Korkuyorsun?" 

Korktuğumu onun dudaklarından duymak mı beni sarsıyordu bilmiyorum ama ağlamaklı sesimle "Korkmuyorum" diye itiraz ettim. Güçlü tutuşu bel çukuruma oturup belimi kendi bedenine çektiğinde vücudunun sıcaklığını karnımda hissediyordum. Onu hissetmek ölümle tanışmak gibiydi. Tüm yaşam belirtilerini göstermeme rağmen ölümün soğuk nefesinde soluklanmanın verdiği acı boğazımı yakıyor, zihnimi bulandırıyordu. Belimdeki tutuşu tenimi yakacak derece sıkılaştığında acıyla elim koluna gidip  bedenimi kurtarmak istedim. Parmakları gevşeyip tenimi rahat bıraktığında parmakları parmaklarımdan sıkıca tuttu. Elinin sıcaklığını avuç içlerimde hissederken sesindeki canavar gardını indirmeden bir nefes uzağımdan hırladı. "Sınırlarımda dolaşıyorsun, bunu yapma"


"Dolaşırsam ne olur, öldürür müsün?" 

Dudakları şah damarımın üzerinde nefeslenirken "Korkmana rağmen bana meydan okuyorsun." dedi.

Boynumu çekip uzaklaşmak istesemde kolları arasına hapsedilen bedenim kollarının esiri olmuştu. "Aileme dokunarak oyunu kurallarına göre oynamıyorsun aileme zarar gelmesinden korkuyorum. " 

"Tek bir kural var; bir yıl kollarım altında özgürce yaşa"
جميع الحقوق محفوظة
قم بالتسجيل كي تُضيف HAYALDEN ÖTE إلى مكتبتك وتتلقى التحديثات
or
#552fedakarlık
إرشادات المحتوى
قد تعجبك أيضاً
AMED'İN MEZOPOTAMYASI  بقلم mezopotamyali_yazar
51 جزء undefined أجزاء مستمرة
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmıştı. Nefret dolu gözlerle de Evin'in gözlerinin içine bakmıştı. Evin onun düşmanıymışcasına ... Ki Evin, Kazım Ağa'nın düşmanı olmuştu da . Amcaoğlu Armanç kızı Berze'yi kaçırdığı için . Bu da ister istemez Kazım Ağa'nın dahada çok öfkelenmesine neden oluyordu. Evin'e ise bedel ödemek düşüyordu ... Kazım Ağa karşısında olan genç kızın yeğeni olduğunu unutarak ona düşman gözüyle bakıyordu. Saçlarından sürükleye sürükleye ... Evin ise daha fazla dayanamayıp küçük bir kız çocuğu misali sesli bir şekilde ağlamaya başlamıştı . Babası ve abisi saçlarını okşamaya bile kıyamazdı . Peki ya karşısındaki adam ??? O işte tam tersiydi ... Öz be öz dayısı olan Kazım Ağa hiç acımadan Amed sokaklarında saçlarından sürüklüyordu . Zagros konağına götürmek için... Evin'in , Zagros konağına gitmemek için yere düşüp yaralanmalarını umursamadan . Zagros konağının önüne gelmeleriylede Kazım Ağa , Evin'i bir paçavra misali avluya atmıştı. Evin'in bedeni soğuk zeminle buluşurkende yüzüne daha fazla darbe almamak için avuç içlerinden güç almıştı. Gözlerine iki çift siyah kunduranın belirmesiylede Evin yavaşça başını kaldırmıştı . Gördüğü iki çift gözlede utançla başını eğmişti . Amed Zagros... Kazım Ağa onu Amed'in ayaklarının önüne atmıştı. "" Armanç iti Berze'yi kaçırmış !!!"" Dedi Kazım Ağa . "" Berze'ye karşılık Evin !!!"" Dedi nefretle . KİTAP YAYINLAMA=21 TEMMUZ 2023 WATTPAD PLATFORMUNDA YAZILAN AMED'İN MEZOPOTAMYASI ADLI İLK VE TEK KİTAP!!!
GECENİN İZİ بقلم hisssizyazar
29 جزء undefined أجزاء مستمرة
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....