İdil, çok küçük yaşta ailesi tarafından terk edilmiş bir kızdı. Verildiği yurtta da, yurttan ayrıldıktan sonraki hayatında da bu terk edilmişlik onun hayata bakış açısını değiştirmişti. On dokuz yaşına geldiğinde İdil hala hayata karşı sert bariyerler koyan, yaşamaya çalışırken aslında yaşamanın ne olduğunu unutan bir vaziyetteydi. Ancak hayatına girecek olan mucizelerden habersizdi. Çünkü o mucize, Toprak ve sevdiklerinin ta kendisiydi.
İdil, Toprak adında bir gençle tanıştığında onun hayatını şekillendireceğini bilemezdi. Çünkü Toprak genç kız için sadece kendi yaşayamadığı mutlu aile tablosunun bir parçasıydı. İdil'in ise o tabloda bir yeri yoktu. Ancak işler Toprak için öyle değildi. Çünkü o, İdil'i de çoktan ailesinden biri yapmıştı ve sadece kendisi değil, arkadaşları da onu bu ailenin bütünleyicisi kabul etmişti. Her şey güzeldi. Ancak hiçbir şey daima güzel süremezdi.
Her şeyin başında İdil bir 'tek'ti. Ta ki bir 'ikinci'ye rastlayana dek.
Hikayenin sonundaysa İdil, artık hiç kimse değildi. İdil bile değildi.
Yine de emin olduğu tek bir şey vardı.
O sıradan biriydi. Bir gece ansızın ona çarpan adam da öyle.
Fakat hikayeleri, hiç sıradan olmayacaktı.
*
Her insan bir hazinedir. Yalnızca o hazineye ulaşmak için kalbi kazmak ve ruhun derinliklerine ulaşmak gerekir.
26.06.2019
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."