Portakallar kışın hırçın havalarına yangındırlar. Zoru seçmeyi severler. Kış ne kadar soğuksa onlar da o kadar tatlı olurlar. Soluk renkli o ayları, tupturuncu yuvarlaklar süsler. Böyle böyle kış renklenir, tatlanır. Kış, hoşlanırsa portakallardan, o bulutlarını biraz aralayıp ona bir tutam gün ışığı bahşeder. İçimizi ısıtan sıcacık bir gülümseme gibidir. Ya da teşekkür ederkenki tebessüm. Böylece bir ısı yayılır ortama. Portakalın kalbi biraz daha büyür, içi biraz daha şekerlenir. Kışsa tüm zamanını onu mutlu etmekle tüketir. Bir yağmur verir ona, bir de ışık. Portakal yetmiş olur böylece. Kış da birmiştir. Portakalı koparan yaşlı teyze torununa ondan bir kek yaptırır. Torun da keki götürüp buz kadar soğuk sevdiğine yedirir. Kalbe işler ve ısıtır bu buz kızı. Böylece portakal aşka dönüşür ve soğuk kış gecelerinde daha da büyür.
"Fadime'yi Furtuna'nın kalbine yerleştireceğiz."
Furtuna köyünün kalbinden arazi alan Koçariler, kime ait olduğunu göstermek için Fadime Koçari'yi, onu koruyacak adamlarla birlikte oraya yerleştirir.
"Seninle düşmanluk etmek benim için onurdur Fadime Koçari."
İntikam yolunda atılmış her adım geçmişlerinden bir parçayı Fadime'nin önüne atıyordu. Belirsiz olan bu yolun sonu nasıl oluyor da İso'nun kalbine çıkıyordu?
"İkimizin adı aynı cümlede yan yana geçiyorsa biz bir suç işliyoruz demektir."
"Çokça günah işledin.
Favori suçun neden benim?"