Ruhlarının saflıkları kalplerinin siyahlıklarında yok olmuştu. Kapanmaya yüz tutmuş yaralar yeniden açılmıştı. Hatalıydılar. Ve kendi hatalarını bir başkalarının günahlarıyla kapatmıştılar. Prangaların birbir açıldığı, tabuların tek tek yıkıldığı bir oyuna; binlerce kez hissetmeye var mısınız? Binlerce His Sizlerle...
❤️
"Herkesin hikâyesi vardır ama herkesin şiiri yoktur, der Özdemir Asaf. Sence bizim şiirimiz var mıdır?"
"Kim bilir, Talay. Belki de uzaklarda bir yerde, mum ışığının altında mürekkep lekeleriyle bezeli yabancı parmaklar, dolma bir kalemin raks ettiği bir saman kâğıdına bizim şiirimizi yazıyordur. Ya da çoktan şiirimiz yazılmış ve kitap raflarına konuk olmuştur."
"Nasıl başlardı bizim şiirimiz?"
"Buzdan kalpli bir kızla, çocukluğunu kaybetmiş bir oğlan çocuğu nasıl anlatılabilirse öyle başlardı."
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."