*Tamamlandı*
Romantizim #4
Gizem #57
İki Farklı İnsan, İki Farklı Dünya, Aynı Kader.
❂❂❂
Kuraktır Vantum demişlerdi,
Boğucudur, tehlikelidir, kızıldır.
Çiçeklerin unutulmaya yüz tuttuğu bir dünya demişlerdi,
Ama bilmezlerdi ki, o genç kızın ismi bahar çiçeği demekti.
Cahilliklerinden utanmazlardı, şayet bunu bilselerdi.
Ama Eranthe utanacaktı.
Onunla öğrenecekti adının manasını, o daha pek çok sırları aralayacaktı.
Onunla tanışmak hayatının dönüm noktası olacaktı, yoktu geriye dönüşü.
Peki Eranthe geriye dönmek ister miydi?
Ne de olsa dillerde tüy bırakmayan Vantum Diyarı değil miydi bağımlılık yapan...
Onlar böyle söylerdi.
Ancak Eranthe benliğinin cahil kalmasına izin veremezdi.
Vantum kuraktı, tehlikeliydi, boğucuydu, kızıldı.
En çok da... Derinlerinde gizemler saklardı.
❂❂❂
*Ailesinden acı bir şekilde koparılıp, Vantum İmparatorluğu'nun sarayına getirilen ve burada diğer kızlar gibi 'nainen' olmaya zorlanan Eranthe'ın hayatı, bir gün ölümden döndürdüğü esrarengiz bir adam tarafından tamamen değişecektir.
Diyarın ve hayatın araladıkları gizemlerle dolu sır kapıları, ona tahmin bile edemeyeceği bilgiler sunarken, birbiri ardına yaşayacakları nefes kesici olacaktır.*
"TÜM HAKLARI SAKLIDIR, HERHANGİ BİR ÇALINTI DURUMUNDA YASAL İŞLEM BAŞLATILACAKTIR!"
Muhteşem kapağım için Hidden_Assassin e çok çok teşekkür ediyorum! *.* ❤️
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti.
Tüm bunları ne bozabilirdi ki?
Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi.
***
"Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi.
"Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön."
"O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor."
"Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor."
"Bunu inanarak söylemiyorsun."
"Tabii ki inanarak söylemiyorum."
Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum."
Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.