"Gel buraya!" Kükremesiyle yarım kalan kahkaham yine gün yüzüne çıktı. Kendimi bir türlü durduramıyordum. Arkama bakmadan koşmaya başladım.Gıcıklığına daha sesli bir şekilde gülmeye başladım. Biraz yavaşlayıp ciğerlerimi nefesle doldurdum. Almamla vermem bir oldu. Sanki nefes aldıkça içime iğneler batıyordu. Ellerimi dizlerime yaslayıp omuzumun üzerinden ona baktım.Tehlikeli bir yavaşlıkla bana doğru yürüyordu."Yakalasana beni." dedikten sonra dil çıkarttım.Önüme dönüp koşmaya hazırlanmıştımki karşımdaki duvarı görünce hazırlığım daha başlamadan bitmişti. Bu duvarı buraya kim koydu Allah aşkına?! Arkamı dönünce Meriç'le burun buruna geldim. Ben geri geri gittikçe o da bana doğru geliyordu. Yüzünde hınzır bir gülüş vardı ve ben bu gülüşten hiç hoşlanmadım. Sırtımı duvara iyice yaslayıp korku dolu gözlerle ona bakmaya devam ettim. Bugünkü eğlencemizin de sonuna gelmiş bulunmaktayız. Alırım bir Fatiha'nızı. Ellerini başımın üstünden duvara yasladı. Çok yakındık.Gözleri dudaklarıma kayınca,"Hey yukarıya bak!" diye homurdandım. Dudaklarıma üfleyip müptelası olduğum gözlerini gözlerime dikti sonunda. Kalbim ağzımda atıyordu sanki.Terleyen avuç içlerimi giydiğim beyaz pileli eteğime sildim. "İşte yakaladım." dedi büyük bir zaferle.Nefes nefese "Yakalandım" dedim bende.Alnını alnıma yaslayıp boğuk sesiyle fısıldadı "Ne yapacağım ben seninle baş belası?" Parmak uçlarımı omuzlarına bastırıp eşsiz okyanusvâri kokusunu içime çektim."Sevsen olmaz mı?" Erkeksi sesiyle fısıldadı,"Saç telinden tut ayak uçlarına kadar, her zerreni."All Rights Reserved