Ben Kafka'nın Milena'yı sevdiği gibi, Mark Antony'nin Kleopatra'yı sevdiği gibi, Kerem'in Aslı'yı sevdiği gibi sevemem. Ben sadece Araz gibi sevebilirim seni ...
~~~
Kalbinizi sapık bir komşuya kaptırmak hiç iyi hissettirmez. Hele o sizi sürekli dışlıyorken. Ama her zor anınızda da o yanınıza koşuyor. Bunu nasıl yaptığını anlamasanız bile varlığı sizi mutlu ediyorsa ne yaparsınız ?
Ailesiyle arası berbat olan bir kız. Dadısı tarafından büyütülmüş ama dadısını kaybetti. Hem de ondan dilediği zor dileklerle …
Tam her şey yoluna girmişken Katre Araz rüzgarına kapılmışken, ölen bir eski sevgili başına musallat oluyor. Araz istemeden öldürdüğü eski sevgilisini unutamadığı için tüm dişilerden nefret ederken bu kıza kuşkusuz ve durdurulamaz bir şekilde çekilince çılgına dönüyor.
Bence herkes Araz Akay’a merhaba demeli .Çünkü o “tutku, inanç, acı ve arzunun” beden bulmuş hali. Haydi Araz’a merhaba de...
O kadar zıtlardı ki, biri kor iken diğeri serinleten bir içim su gibiydi.
İşin aslı da buydu zaten. Denge zıtlık gerektirirdi. Yanarsan denge bozulur, yakarsan tek kalırsın. Onu olduğu gibi bırak, avuçlarına dolsun. Seyre dur, sustuğun zamanların acısını o çıkartır.
**
Genç kız, ölen babasının hattını kapatsa dahi yazmaktan vazgeçecek gibi durmuyordu.
Tek tik çifte döndüğünde kader çizgisi onun için bir kez daha kırıldı.
☯
"Susma. Çünkü dudağının üstündeki o çukur derinleştiğinde istesen de konuşamayacaksın."