Hayatı birdaha yaşama şansınız olsaydı, yeniden kayan yıldızdan diler miydiniz aynı dileği?
'Sen Cehennemsin benim için.. Lâkin...'
Kadının kelimelerinde ki pas adamın sol yanına saplanırken usulca zehirliyordu ruhunu.
Hananın uzun elbisesinin etekleri yere değiyor, içinde ki keder, ruh kapılarını damlalar olarak zorluyordu.
'Göklerle bir kumar oynadım.. Ve şimdi gökler..'
Adam nefesini tutarak kıza baktı. Elleri titrerken yüzünde ki dehşete düşmüş ifade bıçak misali keskindi. Genç kız usulca başını çevirdi adama. Bakışları soğuk, teni soluktu... Beyaz saçlarına düşen güneş damlaları ise bir şairin ilk satırları mislai körpeydi sabahın o saatinde...
'Bana bir Cennet borçlu.'
*****
Prenses Hana Maria henüz on sekizinde soğuk giyotin tahtasına başını koyduğu vakit sonu olan adamla göz göze gelmişti. Ve idam gününde bir yemin etmişti göklere... Eğer ikinci bir şansı olsaydı asla onu sevmeyecek, asla kadere boyun eğmeyecekti! Nitekim gökler bu dileği duymuş, Hana tekrar gözlerini açtığı vakit on üçüncü yaşına geri dönmüştü...
Zamansız, kuralsız, kafa karıştırıcı olduğu kadar günahlarla dolu bir aşk olacaktı onun kaderinde ki. Kader ipinin kırmızılığı kederin kanlı yaraları iken kaçmak imkansızdı. Bu kısır döngüyü durdurabilmek imkansızdı.
Bu defa kaderi değiştirebilecek midir genç kız? Yoksa herkes bu dev oyunda ki piyonlardan farksız mı?
Yıllar önce evlat edinilmiş ve bunu çok sonradan öğrenen edebiyat öğretmeni Ekin Susmaz. Kimsesiz olduğunu düşündüğü bir şehit çocuğun koruyucu annesi olur. Evine aldığı çocuğun 6.yaş gününde birden babası çıkagelir...