Çocuk, genç, yaşlı...
Kadın, erkek...
Zengin, fakir...
Benim kalbimi titreten kelimeleri eğlenerek döküyorlar ortalığa,
"İdam mahkumu!"
"Ne zaman kesecekler acaba?"
"7 dakika var saatin 3 olmasına,"
Yağmur yağacak birazdan, çabuk olsalar iyi olur."
Çabuk! Çabuk olmalılar bir canı almak için... Birkaç dakika daha yaşasa, vay hallerine!
Gözlerim öfkeyle kısılıyor, yanımdaki kadının bileğine yapışıp çekinmeden tırnaklarımı bastırıyorum, "Kurtulmak için," diyorum kalabalığı seyretmeyi bırakıp ona dönüyorum "son 7 dakikan var."
Bileğini tırnaklarımdan kurtarmak için çekiyor, daha fazla bastırıyorum, tırnaklarımın yumuşak etini ezişi öfkeli ruhumun sırıtmasına neden oluyor, "Eğer 7 dakika sonra orada kesik bir baş görürsem, 6 hafta sonra da iki kesik başı seyrederim, büyük bir zevkle."
Elimin altındaki teni soğuyor, avuç içimdeki yangına rağmen soğukluğunu hissediyorum, "Hallettim diyorum," kelimeleri kırmızı boyalı ağzından adeta fırlatıyor, tükürük saçıyor etrafa sevgili Düşesim, annecim...
*
Elena, masum mavi gözlerinin, toplu saçlarının, güzel bedeninin altında güzel ama masum olmayan bir ruha ev sahipliği yapıyordu. Üvey abisinin günahı yüzünden idama mahkum olan adamı hiç ummadığı şirretliğiyle kurtardığında üvey annesini korkuttuğunda bir savcının oğluna bedenini daha on altısında sunmaya kalktığında... aynadaki yansımasına hep şüpheyle bakar oldu.
Gerçek benliğiyle tanışmanın şokunu üstünden atamadan kurtardığı adam yıllar sonra onu dansa kaldırıp beline elini yerleştirdiğinde kalbini ağzında taşır oldu, adam ona hayatını borçlu olduğunu düşünüyordu, Elena'ysa ona aslında kurtarmak istediği adamın o olmadığını diyemiyordu.
"Bey bir şey demeyecek misin, Ne oldu, Ne kararı alındı?"
Dedemin bakışları ben dışında tüm aile üyelerinde gezindi. Baktığı herkes yerinde kıpırdanırken ben bakmadığı halde kıpırdanıyordum.
En sonunda ise tekrardan babaanneme döndü ve dudaklarını araladı.
"Karar alındı. Barış sağlanacak.
Biz o aşiretten bir kız alacağız ve onlarda bizden bir kız alacak."
Ben rahatlamamız gerektiğini düşünürken, ortam daha da gerilmişti. Sebebini anlayamıyordum.
İki aşiret aralarında düğün yapıcaktı işte. Ben umuyorum ki gönlü olan kişiler evlenir.
Ortamdaki sessizlik dedemin sesi ile kesildi. Ama sanki o sessizlik artık çok daha bir sessizlik gibi geldi bana.
Ölüm sessizliği gibi.
"Ahter'i yarın akşama hazırlayın, Şahkar aşiretinin ağası, Ares Şahkar
Yarın istemeye gelecektir."
Hayır. Barış sağlansın diye her şeyi yapamazdım. Kesinlikle yapamazdım. Ben yapamazdım.