5 parts Ongoing Ben, beni yakan güneşe, inanmadığım bir tanrıya ve nereden geldiğini bilmediğim kehanetlere dua etmek zorunda bırakılıyordum. Binlerce asır önce gökten yeryüzüne düşen ve göğün tamamen bir boşluktan ibaret olmasına neden olan tüm yıldızlar sanki hâlâ düşmekteydi çünkü ben karşıma baktığımda yangınlar, buharlaşan denizler ve taşan yanar dağlar görüyordum. Neresi olduğunu bilmeden, gerçek tanrının çoktan terk ettiği ve güneşin ısıtmayı bıraktığı bu diyara gelmiştim ve işlediğimi bilmediğim günahların gazabına uğruyordum. Geçmişte gizlenen deniz şimdi dayanamayarak taşıyor, belki de bir zamanlar boğulan bedenler ve diyarlar tekrar doğuyordu. Eski parşömenler derdi ki, iki beden göğe yükseldiğinde, kızıl saçlar, ay ve güneş gözler ortaya çıktığında hikâye biter. Derler ki gök, tanrılarını bir gün yanımıza gönderecek.
Göklerde derin çığlıklar kaldı, biliyorum, ama biz onları duyamayacak kadar derindeydik. Ölü bir annenin mezarında doğmuştum, farkındaydım. Fakat beni mezardan kimin çıkardığını bilmiyordum. O yüce gördükleri toprak, daha ölmeden beni gömmeye çalışıyordu, belki de kendimi kurtaramayacaktım.
Gökte bir yeryüzü kaldı, biz bunu fark edemeyecek kadar alçaktaydık.
____
"Yeminler olsun,
Sis bizi yutmasın.
Işık bizi saracak,
Karanlık bizden kaçacak.
Lanetler şahit olsun.
Sis bizi yutmasın.
Toprak bize iyi davransın,
Ölülerimizi saklasın.
Güneşin yansımaları,
Yüce toprağın içine gömdükleri,
Ve ateşin sarıp sarmaladıkları.
Lanetler şahit olsun ki sis bizi yutmasın."
_____
Nisatasaya'dan, HERKES KOZMOSA IŞIK VERMEK İSTER serisi sizlerle!