"Yapamam Hilal. Anlıyor musun? Annem bu haldeyken seninle evlenemem."
"Sen ne dediğinin farkında mısın Leon? Düğünümüze bir hafta var." Dedi genç kız titreyen sesiyle. Elini ayağını nereye koyacağını bilmiyordu şu anda. Bu duydukları gerçek miydi? Leon nasıl böyle konuşurdu? Daha iki gün öncesine kadar normal değil miydi her şey? Annem seni ne kadar istemezse istemesin, seninle evleneceğim dememiş miydi kendisine?
"Ne yapmamı bekliyorsun Hilal? Annem kanser hastasıyken, seninle evlenmemem son dileğiyken seninle evlenmemi mi? Üzgünüm Hilal. Annemi senden daha çok seviyorum, bunu ona yapamam."
Ağlamaya başladı genç kız. Nefret ediyordu ağlamaktan. Ama elinden şu an başka bir şey gelmiyordu. Annesini kendisinden çok sevmesini anlayabilirdi ama annesini kendisiyle evlenmeye ikna etmek için çaba göstermeyişini anlayamazdı. Gözündeki yaşların aksine gülümsedi.
"Tamam. Bir fikrim var." Dedi gülümseyerek. "Annen iyileşsin, sonra evlenelim Leon. Ya da evlilik işini bir süre erteleyelim. Ama bırakma beni."
Sevdiği adamın koca ellerini minik avcuna aldı ve bırakmak istemezcesine iki göğsünün arasına bastırdı. Hiddetle çekti elini Leon.
"Son sözüm bu Hilal. Unut bizi. Zira artık biz diye bir şey olmayacak."