PAPUCUMUN LEYDİSİ
  • Reads 23,227
  • Votes 1,762
  • Parts 10
  • Reads 23,227
  • Votes 1,762
  • Parts 10
Ongoing, First published Jul 18, 2019
Vivian Walmond sosyetede oldukça tanınan genç bir leydidir.  Bu tanınırlığında eşsiz güzelliğinin payı oldukça büyüktür. İşin aslı Leydi Walmond güzel olduğu kadar küstah ve kibirlidir de. Ancak bir bakanın dönüp defalarca kez bakmak istediği güzelliği bu kötü yönlerini bastırmış, kimseyi kendine layık görememesi de onu sosyetede ulaşılması zor bir hedefe dönüştürmüştür. 

Ancak işler her zaman Vivian'ın lehine gitmez. Gün gelir, üvey kızkardeşi sosyetede oldukça nüfuzlu bir kontla evlenir ve Vivian'la birlikte üvey annesini mirastan men eder. Bunun için kendince haklı sebepleri olmasına karşın, Vivian için zor günler başlar. Annesiyle birlikte kırsalda yaşamak zorunda kalırken bir yandan da sosyete de yerini korumak bir hayli zor olur. 

Diğer yandan kırsaldaki yaşam Vivian için hiç beklemediği süprizler hazırlamaktadır. Sosyetede soylu erkekler arasında bulamadığı aşkını burada bulan genç kadın bir seçim yapmak zorunda kalır. Aşkı seçip basit ve fakir bir yaşam sürmeyi mi göze alacak yoksa sosyetenin cezbedici dünyasında yerini mi koruyacak? Peki ya hayatının aşkı ondan sırlar saklıyorsa?
All Rights Reserved
Sign up to add PAPUCUMUN LEYDİSİ to your library and receive updates
or
#242duygusal
Content Guidelines
You may also like
Geceyi Yaran Kadın •FSM | Yenileniyor  by -VESTA-
6 parts Ongoing
Buyur, Kayra. Mektubunu aldım. Beni görmeyi dilemişsin." Evet, evet diledim. Ama neden diledim? Bilmiyorum. Sefer için şans dilemeye geldim falan desem? E adam zaten kazanacak biliyorum. Neyse konuşurken düşünürüm. "Yüce Padişahım, huzurunuzda bulunma bahtiyarlığına erdim. Yarın sefere çıkacağınızı işittim, sizi uzun süre göremeyeceğimi biliyorum. Bu nedenle sizi son kez görmek istedim." Sarı Çiyan'dan bahsetmedim. Onun cezasını kendim veriyordum. Hem, bu kadar küçük bir olay için ispiyoncu olmak hoş olmaz. Mehmet, hafifçe gülümsedi ama gözleri hâlâ düşünceliydi. Dirseklerini kolçağa dayadı, parmaklarını birbirine kenetledi. "Son kez görmek mi?" diye sordu, başını yana eğerek. "Sefere çıkıyorum diye öyle mi diyorsun? Yoksa bir daha buraya çağırılmayacağını mı düşündün?" Ne demem gerektiğini bilemedim. Yalnızca gözlerinin içine bakarak gülümsedim. "Yüce Padişahım, ne haddime. Sadece sefere giden her asker gibi sizin de uğurlanmayı hak ettiğinizi düşündüm." Kaşlarını hafifçe çattı ama gözlerinde keskin bir ifade yoktu. Sanki düşünceleri başka bir yerdeydi. Sonra başını salladı, ellerini çözdü ve sırtını koltuğa yasladı. "Uğurlamak mı? Peki, nasıl uğurlayacaksın?" Bu bir sınav mıydı? Yanıtımı tartıyor muydu? Ses tonunda hafif bir alay sezdim ama asıl niyetini anlamak güçtü. "Size dualarım ve iyi dileklerimle, hünkârım." Gözleri kısıldı, dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme vardı. "Dualarını esirgemeyeceğini bilirim, Kayra. Ama senin uğurlaman biraz daha... özel olabilirdi, değil mi? Sonuçta, benimle görüşmeyi talep etmeden de dua edebilirdin."
You may also like
Slide 1 of 10
Geceyi Yaran Kadın •FSM | Yenileniyor  cover
MAYIS GÜNEŞİ (tamamlandı) cover
VANİA  KRALLIĞI cover
İkinci Yaşam 1-2 cover
Bir Erik Meselesi cover
Bana Aitsin (Tarihi aşk serisi 1) cover
Dük ile Beş Çayı cover
Osmanlı Tarihi  cover
Namus Müşkülü cover
Cariye'nin İkinci Hayatı cover

Geceyi Yaran Kadın •FSM | Yenileniyor

6 parts Ongoing

Buyur, Kayra. Mektubunu aldım. Beni görmeyi dilemişsin." Evet, evet diledim. Ama neden diledim? Bilmiyorum. Sefer için şans dilemeye geldim falan desem? E adam zaten kazanacak biliyorum. Neyse konuşurken düşünürüm. "Yüce Padişahım, huzurunuzda bulunma bahtiyarlığına erdim. Yarın sefere çıkacağınızı işittim, sizi uzun süre göremeyeceğimi biliyorum. Bu nedenle sizi son kez görmek istedim." Sarı Çiyan'dan bahsetmedim. Onun cezasını kendim veriyordum. Hem, bu kadar küçük bir olay için ispiyoncu olmak hoş olmaz. Mehmet, hafifçe gülümsedi ama gözleri hâlâ düşünceliydi. Dirseklerini kolçağa dayadı, parmaklarını birbirine kenetledi. "Son kez görmek mi?" diye sordu, başını yana eğerek. "Sefere çıkıyorum diye öyle mi diyorsun? Yoksa bir daha buraya çağırılmayacağını mı düşündün?" Ne demem gerektiğini bilemedim. Yalnızca gözlerinin içine bakarak gülümsedim. "Yüce Padişahım, ne haddime. Sadece sefere giden her asker gibi sizin de uğurlanmayı hak ettiğinizi düşündüm." Kaşlarını hafifçe çattı ama gözlerinde keskin bir ifade yoktu. Sanki düşünceleri başka bir yerdeydi. Sonra başını salladı, ellerini çözdü ve sırtını koltuğa yasladı. "Uğurlamak mı? Peki, nasıl uğurlayacaksın?" Bu bir sınav mıydı? Yanıtımı tartıyor muydu? Ses tonunda hafif bir alay sezdim ama asıl niyetini anlamak güçtü. "Size dualarım ve iyi dileklerimle, hünkârım." Gözleri kısıldı, dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme vardı. "Dualarını esirgemeyeceğini bilirim, Kayra. Ama senin uğurlaman biraz daha... özel olabilirdi, değil mi? Sonuçta, benimle görüşmeyi talep etmeden de dua edebilirdin."