Sevda mahallesi....
Adı gibiydi bu mahalle. Koynunda ne sevdalar büyütmüş, ne sevdalar öldürmüştü.
Deli-dolu gençleri ve ondan geri kalmayan eski topraklarıyla sevimli, merhametli,bir o kadar da üzüntülü, kaddardı.
Renkli evlerin içinden yükselen kahkahalar bütün mahallenin neşesi olurdu. Birinin üzüntüsü hepsinin mutsuzluğu olurdu.
Dar, yokuşlu sokaklarda koşturan çocuklar hepsinin birer evladıydı.
Burası büyük bir 'Sevda' ydı.
Her mevsimde; baharında, yazında, sonbaharında, kışında farklı bir güzelliğe sahip olurdu.
Baharında tabiatı gibi insanları da, evleri de canlanırdı.
Yazında insanları kavurduğu sıcaklarıyla bunaltırdı.
Sonbaharında sararan, solan yapraklar insanlarını da hüzünlendirirdi.
Kışında beyaza bürünen her yer insanlarını da daha da masumlaştırırdı.
Peki aşk?
Sevda mahallesi 'Aşk Mevsimi' in de nasıl bir güzelliğe sahip olacaktı?
Bunu öğrenmek için sizleri mahallemize davet ediyorum.
Şimdiden hoşgeldiniz...
Asya: Ya ne olur pide ayırsan ölür müsün?
Pideci bozuntusu: Ramazan ramazan kul hakkına mı gireyim bir de. Biraz erken gel al pideni.
Asya: Ya kul hakkı değil diyorum sana ödeyecem parasını, sen sadece iki pide ayıracaksın.
Pideci bozuntusu: Erken gel al.
Asya: Sinirsin sinir!
Pideci bozuntusu: Senin de benden geri kalır yanın yok merak etme.